Modern Dünyada Bilgi

rene guenon

Bilgi,eylemin değişimlerine katılmaksızın,eylemi aydınlatır; manevi olan maddi olana kılavuzluk eder. Böylece her şey, kendi düzeyinde, evrensel hiyerarşide, kendisine ait olan sırada kalır; ama modern dünyada, hâlâ gerçek bir hiyerarşi kavramı nerede bu­lunabilir ki? Artık hiçbir şey ve hiçbir kimse normal olarak olması gereken yerde değildir; insanlar artık manevi alanda hiçbir gerçek yetki, maddi alanda ise hiçbir yasal güç tanımıyorlar, "lâdinî" çevreler rahat rahat,kutsal şeyleri tartışmakta, onların niteliğine hatta varoluşuna bile itiraz etmektedirler.

Bu, astın üstü yargılaması, bilgisizliğin bilgelik önüne engeller koyması,yanlışın hakikate üstün gelmesi, beşerî olanın İlâhi olanın yerini alması, yerin göğü yenmesi, bireyin kendisini herşeyin ölçüsü yapması ve tamamen kendi nisbî ve yanılabilir aklından çıkardığı yasaları evrene zorla benimsetmeye kalkışmasıdır. "Vay halinize sizin, kör klavuzlar!"denilmekte Incil'de; bugün gerçekten her yerde, sadece başka körleri yöneten ve eğer zamanında durdurulmaz­larsa kaçınılmaz olarak onları da kendileriyle birlikte helak olacakları duruma doğru götüren körleri görmek­teyiz!

Rene Guenon,Modern Dünyanın Bunalımı
Devamını Oku »

Ah Bay Kodaly

Ah Bay KodalyÇağın insanın başından şapkasını alınız. Kostümünü çı­karınız, Kravatını çözünüz. Ayakkabı ve çoraplarını alınız. Diğer giysilerini de çıkarıp atınız: işte bir çıplak. Göreceksiniz ki bu çıplakla, bir Afrika yerlisi çıplak hiç de birbirinin aynı değil. Bi­ri tabii, öteki uyduruk bir çıplak.

Modern dünyanın insanının yüz ifadelerine bakın. Şahsi­yetine bakın. Ancak modayla bir araya gelince bütünleşiyor ve ifadesini kazanıyor. Onu daha iyi anlamak için araç gereçle, elektrikli ev eşyalarıyla, araba ve sair ulaşım araçları, zevk alet­leriyle, israf aletleriyle yan yana getirmeniz gerekiyor.

Müslümansa ikisi de değil.

Ancak bu yargı idealistçe ortaya atılmıştır. Bugünün Müs­lümanıda modern dünyanın insanı. Onu da aletler ve eşyalar başının üstüne kadar doldurdu.

Bütün geç kalınmış sanılan zamanlar iyi bir gayretle kâr hanelerinin, kazanç sayfalarının açılmaya başlayacağı zamanlara tebdil edilebilir. Çünkü insan devam ediyor. Zira yeni gelenler var. Şu yüzden ki, bir hayrı başlatanlar, bir sünneti ihya edenler, onu devam ettireceklerin sevapları kadar sevap almaya devam ederler, öldükten sonra bile. Gerçek bu. Peygamber sözüyle ger­çek ve tasdikli.

Akla gelebilecek bütün hayırlarda geç kalındığını, dönül­mez bir mecrada olunduğunu söylüyoruz. Umutsuzluğun barbar girdabında, çaresizliğin kollarında bir hayıflanmaktır gidi­yor Eskileri acıyla yâd ederek, zamaneyi kötüleyerek ve kendi­mizi küçümseyerek.

Bütün hayatını insanların-ve çocukların müzik eğitimine ayırmış bir Macar müzisyen, Kodaly, bu konuda şöyle demiş: -“Eskiden çocuğun müzik eğitimi, doğumundan 9 ay ön­ce başlamalı, diye düşünürdüm. Şimdi aynı düşüncede değilim. Çocuğun müzik eğitimi annesinin doğumundan 9 ay önce baş­lamalı.”

Bu cümleler, yukarıda değindiğimiz gibi, ilk bakışta geç kalmıştık duygusu ve kuşkusu uyandırıyor. Ancak gelecekte var olacaklar için yapılabilecekleri de içeriyor.

Müzik eğitimini, yalnız müzik eğitimi için değil, eğitimi yapılacak her şey, öğrenilecek, mutluluk için edinilecek her şey için en uygun bir başlangıç, en tabii bir vasat olarak gören bu adam, ömrünü buna vakfetmiş. O böyleyken, umudun, çabanın, metodun,Allah katında en makbul başarının bü­tün bilgi ve sırları elinde olan bizler, umutsuzluk ve hayıflanma balçıkları içinde helak oluyorsak, geleceğe de kıymış oluyoruz, İslâmî eğitimin başladığı saat hangisi? Çocuk ne zaman eğitilmeye başlayacak? Ona İslâmî dinamikler, şaşmaz prensip­ler ne zaman ve ne şekilde verilecek?

Evlenmeye niyet eden bir Müslümanın, bu niyetinin özünde hangi prensiplerin bulunması gerektiğinden başlayarak, evliliği, ana-babalıgı ve evlatlılıgı düşünecek olursak, bunun o ilk niyet ile birlikte başlaması ve ölümle de bitmemesi gerektiği­ni; sonraki nesillerde de devam edip gideceğini görebiliriz

 

Cahit Zarifoğlu - Zengin Hayaller Peşinde
Devamını Oku »

Modern Uy­garlık Nicel Uygarlıktır

Modern dünyanın kendi tarzında bilim yaptığını iddia ettiği zamanlarda bile, tüm güçleri­ni yoğunlaştırması gerçekte, sanayi ve makinalaşmanın geliştirilmesinden başka hiçbir şey için de­ğildir: Böylece maddeye hakim olmak ve onu ken­di kullanımlarına tâbi kılmak isterken, başta da de­diğimiz gibi, ancak onun kölesi olabildiler:

Sadece entellektüel tutkularını kelimeyi böyle bir durum­da kullanmaya izin varsa  makinalar icat ve inşa ederek sınırlandırmakla kalmadılar, fakat aynı za­manda sonunda kendileri de gerçekten bizzat makina oldular. Gerçekten «işbölümü» adı altında ki­mi sosyologlarca her ne kadar övülse de, uzmanlaş­ma yalnızca bilginlere değil, fakat aynı zamanda teknisyenlere ve hatta işçilere de benimsetilmiştir. Ve tabi işçiler için, her tür zihinsel faaliyet böylece imkansız kılınmıştır. Eskinin zanaatkarlarından çok farklı olarak, artık işçiler sadece makinaların kölesi oldular; adeta makinalarla bir bütün haline geldiler.

En küçük bir zaman kaybını önlemek için, tamamen mekanik bir tarzda, her zaman aynı olan ve aynı tarz­da yapılan, birtakım belirli hareketleri durmadan tekrarlamak zorundadırlar. Kalkınmanın en yük­sek aşamasının temsilcisi gibi gözüken Amerikan yöntemleri en azından böyle istiyor. Gerçekten, sa­dece mümkün olduğu kadar çok üretmek söz konu­sudur.

Niteliğe o kadar önem vermiyorlar, önemli olan yalnızca nicelik!. Başka alanlarda yaptığımız saptayımlara bir kez daha dönüyoruz: Modern uy­garlık gerçekten nicel: uygarlık diyebileceğimiz bir uygarlıktır. Bu da, onun maddi bir uygarlık olduğunu söylemenin bir başka biçimi demektir.

Kaynak:

Rene Guenon-Modern Dünyanın Bunalımı

 
Devamını Oku »

Çağdaş İnsanın Bunalımı

Modern insan kendisini hakikat seviyesine yükseltmeye çalışacağı yerde, hakikati kendi seviyesine indirmek istemektedir.Kendilerine"geleneksel bilimler"den veya saf metafizikten söz edildiği zaman, sadece "lâdinî bilim"in ve "felsefe"nin söz konusu olduğunu düşünen bu kadar çok insanın bu­lunması kuşkusuz bu nedenledir. Kişisel kanılar alanında her zaman tartışma olabilir, çünkü insan aklı düzeyi aşa­maz ve çünkü insan hiçbir üstün ilkeye başvurmayınca,bir konuyu "leyh'de ve "aleyh"de savunmak için az ya da çok geçerli kanıtları kolayca bulabilir. Çoğu durumlarda,hiçbir çözüme ulaşmaksızın sürekli olarak tartışmayı sürdürebilir insan.

İşte bu yüzden hemen hemen bütün modern felsefe, iki anlama gelebilen ifadelerden ve çok kötü bir şekilde ortaya konulan meselelerden oluşmuştur.Genellikle sanıldığı gibi, tartışma sorunlara açıklık getirmesi bir yana, çoğu kez sorunları değiştirip başka yöne kaydırmakta ve onları daha da anlaşılmaz kılmak­tadır.

Bunun da en olağan sonucu, herkesin hasmını ikna etmeye çalışarak, kendi kanaatına eskisinden daha çok bağlanması ve eskisinden daha fazla tekelci bir tarzda onda ısrar etmesidir.

Aslında bütün bunlarda, hakikat bilgisine ulaşmak söz konusu değildir. Fakat her şeye rağmen, haklı olmak ya da başkalarını buna inandırmasa  en azından kendisini haklı olduğuna inandırmak söz konusudur. Nitekim bu üzücü bir durumdur, çünkü Batı düşüncesinin en belirgin öğelerinden biri olan "kendi dinini yayma" ihtiyacı işe karışıyor daima. Bazen keli­menin en bayağı ve kötü anlamıyla bireycilik daha be­lirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır:

Böylece bir insanın eserini, o insanın özel yaşamı hakkında bildikleriyle yargılamak isteyen insanları her an görmüyor muyuz? Sanki bu iki şey arasında herhangi bir bağıntı kurula­bilirmiş gibi. Bu arada belirtelim ki, ayrıntı merakına bağlı olarak, "büyük insanların yaşamlarındaki en küçük özel durumlara verilen önem, gösterilen ilgi ve onların yaptıkları her şeyi bir çeşit "psiko-fizyolojik" tahlille açık­lama kuruntusuna kapılma aynı eğilimden doğmaktadır;bütün bunlar, çağdaş zihniyetin gerçekten ne olduğunu anlamak isteyen için oldukça anlamlıdır.

Kaynak:

Rene Guenon-Modern Dünyanın Bunalımı
Devamını Oku »

Modern Dünyadan Çıkış Yolu

Modern Dünyadan Çıkış Yolu

Yaşadığımız dünyâ sanallığa doğru büyük bir hızla gidiyor. Yedi­ğimizden içtiğimize, duyduğumuzdan gördüğümüze neyin sahte neyin gerçek olduğunu anlayamıyoruz. Çağdaş dünyânın sihirbazları,sıkı dumanın sihirbazlarına göre gözlerimizi boyamada, aklımızı  çelmede çok daha hünerli ve marifetli. Dev alışveriş merkezleri, parlak neon ışıkları, bitmek bilmeyen ihtiyaçlar, cazip elektronik eşyalar, doyumsuz zevkler, krediler, tatil programları, lüks evler, model model arabalar büyülemiş bizi. Fareli köyün kavalcısının flütünün peşinden koşar gibi koşuyoruz bunların peşinden. Modern sihirbazların vehim ve hayâli zorlayan ipleri her yanımızı sarmış. Büyülü ve sahte bir rüyadan uyanmaya hiç, niyetimiz yok. Tılsımlı bir hayatın kapsama alanı içerisindeyiz her an.

Bugün hakikatin asasına acil ihtiyacımız var. Bize, bu görünenle­rin sanal bâtıl olduğunu gösterecek, bizi kendimize getirecek, yaldızlı eşyanın makyajını dökecek, taklitten tahkîke yöneltecek, doğru zan­nettiklerimizi unutturacak, mâsıvâya bağlı iplerimizi yutacak, yeniden îman ettirecek, eşyanın gerçeğiyle tanıştıracak, kısaca Allâh ve O’nun Resulü ile tekrar barıştıracak bir asaya. Ama eğer bu asâ ile buluşama­mışsak ve halâ sihirli dünyânın bağlayıcı ipleri bize daha sevimli geli­yorsa, işte o zaman şu âyeti -yeniden iniyormuş gibi- tekrar tekrar okuyalım.

De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”

Necmettin Şahinler,İpler Kopmadan
Devamını Oku »

Lenin Mozolesi

Zweig,Bir sempozyum dolayısıyla Rusya’ya gitmiştir. Lenin’in naşını ziyarete götürürler onları. Zweig, oraya gittiğinde hay­retler içinde kalır. Rus imparatorluğunun hemen her yerinden gelmiş insanlar naaşı ziyaret için uçsuz bucaksız kuyruklar oluşturmuşlardır. Binlerce insan, Lenin’in naaşını görmek için sıraya girmiş beklemektedir. Zweig der ki, şimdi Lenin’in mozolesinin tam karşı sokağında eski bir kilise vardı. Eskiden insanlar, aynı kuy­ruğu orada oluştururlardı. Şimdi o kilisenin önü bomboş, Lenin kilesesinin (par­don mozolesinin) önünde inanılmaz saygı kuyrukları vardı: Tarih hep böyleydi, insan önünde ihtiramla eğileceği bir kutsalı ya buluyordu, bulamazsa kendisi ya­ratıyordu. Bizde de olduğu gibi, modern dünyanın her yerinde olduğu gibi...

Kaynak:

Hece Dergisi-Batı Medeniyeti Özel Sayısı
Devamını Oku »