Amel ve Ahlak Sağlam Bilgiye Dayanmalıdır

Ebû Hanîfe'ye göre doğru amel ancak sağlam bilgi üzerine kurulabilir, iyi insan sade hayır işleyen değildir, hayırlı insan olabilmek için hayrı ve şerri bilmelidir. Hayrın meziyetlerini bilerek hayır işlemelidir. Kötünün za­rarlarını anlayarak kötülükten kaçınmalıdır. Âdil olmak, zulmü tanımaklığı adalet yapmak değildir. Belki zulmü ve gadri, adaleti ve gayesini bilerek adalet icra etmektir. Şerefli neticelerini düşünerek adalet yapan adildir. Bıı konuda El-Âlim Vel-Müteallim kitabında diyor ki:

"Bilmiş ol ki, amel ilme uyar. Nasıl ki aza gözün görmesi sayesinde ha­reket eder. Az dahi olsa amel ile ilim, çok amel ile olan cehaletten daha fay­dalıdır. Bu şuna benzer. Çölde bir adamın yanında az miktarda azık bulunsa bile doğru yolu bilirse kurtulur, bu onun için, yanında çok azık bulunup o doğru yolu bilmeyen kimseden daha hayırlıdır. Cenab-ı Hak söyle buyurur;

»Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bunu ancak aklı olanlar anlar’’

Burada öğrenmek isteyen öğrenci Ebu Hanîfe'ye dedi ki:

Bir adam adli tavsif etse, fakat zulmü bilmese buna ne buyurulur?

Ona şu cevabı verdi; »Bir adam adaleti tamsa, fakat adeletin zıddı olan zulmü, haksızlığı bilmese o hem adeleti, hem de zulmü iyice tanımıyor demektir. Ey kardeş, bilmiş ol ki bütün insanların en cahili ve en kötüsü böyleleridir. Çünkü bunlar bence şu dört kişiye benzerler:

Kendilerine bir beyaz elbise gösteriliyor ve bunun rengi nasıldır? diye soruluyor.

O dörtten biri: Bu elbise kırmızı diyor,diğeri sarı diyor, üçüncüsü kara diyor, dördüncüsü de beyaz diyor. Bu sonuncuya: Diğer üç kişi doğru mu söylediler, yoksa yanıldılar mı? diye sorulsa ve o da:

Ben bu el­bisenin beyaz olduğunu bilirim, fakat belki diğerleri de doğrudur, diye cevap verse, gülünç olur. İşte karşı tarafı bilmeyen adaletçi sınıf da böyledir.

Onlar diyorlar ki: "Biz zaninin kafir olmadığını biliyoruz, fakat zina et­tiği zaman donu sıyrıldığı gibi, zaninin imanı da sıyrılır diyen de belki doğ­rudur; biz onu tekzip etmeyiz! Kudreti olduğu halde hacca gitmeden ölen kimseye biz mü'min deriz, onun cenaze namazını kılarız. Onun için mağ­firet dileriz, onu defnederiz, onun haccını öderiz, Fakat Yahudi veya Hristiyan olarak öldü diyeni de tekzip etmeyiz." Bunlar hem Haricilerin söz­lerini beğenmezler, hem de onların dediklerini derler. Şia'nın sözlerini inkar ederler, fakat onların sözlerini söylerler. Mürcie'nin sözlerini reddederler, lâkin onların dediklerini derler"

Ebû Hanîfe'nin bu değerli sözleri bize iki şey anlatıyor:

1- Doğru amel doğru düşünce üzerine kurulur, dürüst iş kararlı ve sabit amele dayanır.

2-İlim kati ve kesin olmalıdır.İtikad meselelerinde tereddüt olmaz.

Muhammed Ebu Zehra, Ebu Hanife
Devamını Oku »