Çalgı Aletleri Hakkında

Çalgı Aletleri Hakkında

İslâm’a göre çalgı ve çalgı aletleri haram mıdır? Çalgı çalıp şarkı türkü söyleyen­ler günah mı işliyorlar? Buna cevap vermeden önce çalgı aletlerini sınıflandırmamız ve çalındığı, yani icra edildiği yeri ve dinleyici kitlesini belirtmemiz gerekmektedir.

Çalgı aletlerinin deri kaplı olan tef ve benzeri aletlerin Resûlullah Efen­dimiz (s.a.v.) zamanında kullanıldığını ve Efendimiz’in buna ruhsat verdiğini görüyoruz. Musikiye gelince, genel anlamda duygu ve düşünceleri sesle ifade etme sanatıdır diyebiliriz. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğin­de Medineliler onu tef çalıp neşide yani manzume, nağme, ezgi ile karşıladılar ve Efendimiz onların bu davranışını engellemedi. Sahih kaynaklarımız bu olayı çok detaylı biçimde aksettirmekte olup ilim adamları Resûlullah’ın musikinin bu kadarına ruhsat verdiğini istinbat etmektedirler.

O halde gerek deri kaplı tef ve benzeri çalgı aletlerini kullanmaya, gerekse nağme, ezgi ve benzeri sesli neşideler söylemeye bir ölçüde ruhsat verilmiş bulu­nuyor. Ancak bu ölçünün sınırı nedir? Müstehcen olmadığı, ahlaki değerlere ters düşmediği, şer’i ölçüleri aşmadığı, aile yapısını zedelemediği, toplumu ve aileyi gayesizliğe, havailiğe sürüklemediği, kadınlarla erkekleri birarada bulundurma­dığı takdirde İslâm’ın verdiği ruhsat geçerliliğini korur.

Kur’an’da eğlenilip güldürücü anlamda söz ve nağmeden bahsedilmiştir. Çalgı ve çalgı aletleriyle ilgili sarih (açık, net) anlamda bir âyet yoktur. Ancak insanları güldürüp eğlendiren söz ve ses üzerinde durulmuş ve bu anlamda kap­samlı bir ifade kullanılmıştır: “İnsanlardan bir kısmı bilgisizce Allah yolundan sap­tırmak ve Allah sözünü eğlence edinmek için sözün alaylı (güldürücü, eğlendirici) olanını edinip (söyler). İşte onlar için aşağılayıcı, rüsvay edici bir azab vardır.” (Lokman, 6) Kur’an’daki bu âyetle daha çok üç husus üzerinde durulmuştur:

a-Lehve’l-hadis

b-Bilgisizce Allah yolundan saptırmak. .

c-Allah sözünü alaya almak.

Birincisi, oyun ve eğlenceyi doğuran lehv tabiri ile belirtilmiştir. Lehv: Oyun faydasız ve yaramaz iş, güldürücü, eğlendirici müstehcen çalgı ve nağme gibi ma­nalara delalet eder. Allah sözünü alaya alanlarla halkı müstehcen ve çılgınca eğ­lendirmek için cazlı sazlı, sesli eğlencede bulunanlar arasında bir bağ kurulmuştur.

Celal Yıldırım bu âyeti şöyle yorumlamıştır: “Kur’an Kerim ilgili âyetle, bütün aşırılık, çılgınlık ve ölçüsüzlüğe yol açacak olan müstehcen anlamdaki çalgı, eğlence ve güldürü sahneleri üzerinde duruyor. Şehveti tahrik eden, ibadetten alıkoyan, kadın-erkek ayırımı yapmaksızın hepsini aynı çatı altında toplayıp yine şehevi ve gönül eğlendirici anlamda eğlenceler tertip ederek Allah yolundan çeviren her fiil ve davranışı “lehve’l-hadis” kapsamına alıp takbih ediyor. Zira insanoğlunun şu dünyaya çok daha önemli ve yararlı işlerle meşgul olup olgunlaşmak ve bu düzeyde Hakk’ın rızasını kazanıp salih emellerde bulunmak üzere getirildiğinde hiç şüphe yoktur, Cenab-ı Hak bu hususu şöyle açıklamaktadır: “And olsun kî ben, cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp ibâdet etsinler diye yarattım...” (Zâriyat, 56)

Çalgı çalmak, şarkı, türkü söylemek hakkında farklı ictihad ve görüşler orta­ya çıkmıştır. Bunların hepsini biraraya getirip te’lif etmek istediğimizde şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Edep, terbiye, ahlak ve mahremiyet sınırlarını aşan, müs­tehcen hareketler doğuran, şehveti tahrik eden, kadın ve erkeklerin birarada toplanıp eğlenmesine yol açan, kişiyi namaz ve ibadetten, Allah’ı anmaktan alıkoyan her oyun ve eğlence, her çalgı ve şarkı ve türki haramdır. Derecesine göre mekruh olanı da söz konusudur.

Şer’i sınırları aşmayan, ahlaki değerleri tahribe yönelmeyen, edep ve terbi­ye sınırlarım aşmayan, mahremiyeti ihlâl etmiyen, kadın ve erkeklerin bir araya gelmesine imkan vermeyen, namaz ve ibadetlere engel teşkil etmeyen çalgılar­dan bir kısmına şarkı ve türki, şiir ve ezgiye ruhsat verilmiştir

a-Bazısına göre teğanni (şarkı, türkü, ezgi ve benzeri şeyler) haramdır. Bunları dinlemek günahı gerektirir.

b-Kafiye düzenliyen, güzel konuşmayı ilham eden teğanni (şarkı, türkü, ezgi ve benzeri şeyler) de bir sakınca yoktur. Bunun gibi

c- Söylenen şiirlerde (teğanni şeklinde ifade edilenlerde) ibret, hikmet ve dünya ile ahirete yarayacak bilgi ve mana yer alırsa, kerahet kalkar.

d-İmam Ebû Yusuf’a “düğün dışında tef çalmak, mesela kadının şer’i sınırları aşmadan çocuklar için tef çalması mekruh mudur?” diye sorulmuş, imam şu cevabı vermiştir: “Ben bunu mekruh görmüyorum. Ama oyun ve eğ­lenceyi had safhaya vardıran tef çalma ve benzeri aletleri kullanmayı mekruh görüyorum.”

e- Bayram günleri yine şer’i sınırları aşmamak kaydıyla tef ve benzeri deri kaplı aletleri çalmakta bir sakınca görülmemiştir.



Prof.Dr.Yavuz Köktaş - Günümüz Hadis Tartışmaları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder