Çocuk Elindeki Balta

Akifin “Safahatında yazdığı gibi:

Bazı sosyoloji bilginleri “terakki” denen şeyi, bir kök­lü ulu ağacın çiçeklenmesine benzetirler ki, çok doğ­rudur. Şairin ifadesiyle:

Bu muazzam ağacın gövdesi baştan aşağı,

Sayısız kökleri, tekmil dalı, tekmil budağı

Milletin sine-i mazisine merbut, oradan

Uzanıp gelmededir...

Yolunu sapıtmış aydın kılıklılar, o ağacın bazı yer­lerini meselâ dalını, yaprağını, çiçeğini beğenmezler de, ele balta alıp o koca gövdeyi yere sermeye kalkar­larsa, sadece terakki, gelişme imkânlarını değil, bütün varlığı da yoketmiş olurlar. Ortada hiçbir şey değil sa­dece “odun” kalır. Halbuki “eğer ağaç hastalanmışsa bir bilene göstermek lâzımdır. Bakan da en çok köke bakmalıdır”:

‘Aşılarken de vurun kendine kendinden aşı,

Eğer istersek ağacın donanıp üstü başı,

Benzesin taze çiçeklerle bezenmiş geline

Geçmesin dikkat edin: balta çocuklar eline.

İşte bizim bugünkü hüsranımız, Şair’in şu son çığ­lığında gizlidir. Kökü mazinin derinliklerine bağlı,gövdesi, din, dil, hukuk, felsefe, iktisat, sanat gibi mil­lî has unsurları ile gelişmiş, faydalı yapraklar, altın meyveler vermeğe hazır “ağacımızı”, orta yerde, sahip­siz, bakımsız, dımdızlak bırakmışız. Baltayı da çoluk çocuğun eline vermişiz ki devirsinler. Devirsinler de, bizi bu koskoca dünya üzerinde yurtsuz, yolaksız, kül­türsüz, medeniyetsiz bıraksınlar.

Bereket versin gövde çok sağlam ve çocuklar kökü sarsacak kadar kuvvetli değiller de, bu ağaç büsbütün devrilerek odun haline gelmekten kurtuluyor. Bere­ket, büyük ve muhterem halkımız, köylümüz, işçimiz, esnafımız, atadan anadan aldıkları irfan ile, o vurulan ve sızım sızım sızlayan balta yaralarının bir kısmını onarıyorlar da, mübârek yurt topraklan üstünden te­melli sökülüp atılmıyoruz.

 

Ahmet Kabaklı,Kültür Emperyalizmi
Devamını Oku »