Anarşist

Anarşist ne sadece cemiyette, ne sadece, devlette, ne sanatta, ne de yalnız düşünüştedir. O insanın en derin tabakalarında barınır; oradan çıkar, her yere nüfuz eder;hepimize hadiselerin bin bir çeşit cilvesi içerisinde çehresini gösterir,bizi anarşist yapar.

Anarşist komünist olur, devlet nizamını bozar; sanata saldırır,ve znı, uslûbu yok eder. Düşünceye musallat olur, her fikri bozuk, her düşünüşü sakat gösterir. Vicdana hücum eder, her hareketi fena, her akıbeti bozuk gösterir. Anarşist, dünya nizâmını bozduğu kadar ve ondan önce içimizdeki nizâmı bozan adamdır. O, her çehreyc bürünür. Amele olur, hayattan, dünyadan şikâyetçidir. Muallim olur, gençlikten şikayetçidir. İnsan olur, vicdandan, insandan şikayetçidır. Hâkim olur,iz’ andan şikâyetçidir. Nerede ve ne meslekte olursa olsun onun halı, onun lütfü, onun eseri, dâima yıkıcı olmaktır. Küçüktür, tehdit eder; büyük adamdır, ithamcı olur. Şekilde din­dardır, bedduacı inkılâpçıdır, yıkar ve ezer. Halde yaşar, kavi­dir, alimdir. Yine de öyle iken içimize ızdırap vesilesidir. Hatırlanması, huzuru, inayeti. merhameti bile bize cefâdır. Tarihe karışmıştır, âlim alkışlar, âlem öğünür, yine de öyle iken yâd ı kalplere ma tem teşkil eden bir ağırlıktır, bir zulümdür.

Dindar görünür, ebedîliğin temaşasını karartır; âlemi insana zindan, insanı âleme düşman yapar; imanı insana düşman yapar Mezhepler ayırır, zümrelere kumanda edip zaferler temin eder. Destanlar yaratır.

Anarşist etrafınızda dolaşır, karşınızda olur veya kendi içınize girer. Lâkın etrafınızda dolaşanla dosdoğru karşınızda duran, size kendi içinizde harman kadar tehlikeli düşman değildir. Onlarla mü­cadele mümkün, bazan çok kolaydır. Kararlar, kanunlar, elde taşınan kuvvetler dışındaki anarşisti mağlup etmeye kâfi gelebilirler. Lâkin içinizdeki anarşist öyle değildir. O hâkimdir, hükümler yıkar, o mürebbîdır, vicdanları viran eder; o kadındır, evler yıkar; o nihayet bizdeki zulümdür, gururdan ve gafletten ibaret kendi kendimize zulumdur, kendimizi mahvederiz. Şuur olduk, mantığı çiğnedik, himayeye sarıldık, huzuru telef ettik; irade olduk, âlemden intikam alıyoruz.Anarşizm,her taraflı bir kılınçtır.

Dost olur, düşmanı imha eder,düşman olur,dostu imha eder.Dindar olur,dinsize saldırır;dinsiz olur,dindara saldırır.onun işi imhadır, yıkmaktır. O arzın sahibinin, gerçek iradesinin düşmanıdır. Onla tatmin ile nihayet bulmuş, sonsuz bir düşmanlık iradesi vardır O. dostluğunda da düşmandır, lütfunda da düşmandır,lütfun da düşmandır ilminde de düşmandır, aşkında da düşmandır ve onun düşmanlığı er geç hayatiyle olgunlaşarak hayat sahnemize fırlar hükmünü hissimizden alır, en sonunda kendini de imha eder. Anarşist zengindir, teşebbüs sahibidir. Onun serveti ve teşebbüsü günün birinde bizim sefaletimizin sebebi olacaktır. Anarşist muktedirdir. Onun iktidarı bir gün gelecek bizim sefaletlerimizi hazırlayacaktır. Anarşist âlimdir, ilmi bir gün gelip zulmü tesis edecektir .Anarşist bizim dostumuzdur, elimizi sıkar ve sıkarken “sen benden daha bahtiyar mısın?" diye içinden titrediğini duyarız. Anarşist sev­gisinde bile ithamkar konuşur, nutkunda kendini haklı safında, sizi haksız safında durdurup utandırır. Otoritesinden üstünlük taşar. Onun fazileti ,sizin vazifenizi yapamadığınızı azametle ortaya ko­yup sızı meyus etmektir. Mukayeseler yapıp sizi içinizde çürütmek­tir Vakarıyla vicdanlarda kuyular kazıp çukurlar açmaktan hoşla­nır. Ahlâk telkin ettiği yerde sizi şeytanlaştırmaktan zevk alır. Vic­danını aştıgı anda sızın ruhunuzu karanlıklara gömebilmek sanatı­na sahiptir. Ahlâkı ıttıham, vicdanı ise ancak kendine mahsus erişil­mez bir zirve yapar.

Bizi bize musallat eden anarşist nerede barınıyor? Neremizden fışkırıyor? İşte bütün bizden; yalnızlıktan kurtulamıyan bizden. Şu bedbaht vücut kafesinde barınıyor. O, bu dar kafesin ilk ve asıl sa­kım olan ihtiraslarımızdır. Bazılarının affedilmez bir gafletle hürdür dediği hoyrat ihtiraslarımızda barınmaktadır; onlardan fışkırır.

Göze, kulağa, ele, ayağa, kana ve tenimize sarılır; onlarla birlikte arza yayılmak ister, işte size hayat içinde yalnız olarak sahneye atılan insanın çehresi. Anarşist işte bu adamdır.

Kaynak:

Nurettin Topçu-Kültür ve Medeniyet
Devamını Oku »

Kader İle İnsan

Kader,ruhun huzurunu bulmasıdır. Gerçeğin olduğu gibi tanınmasıdır ka nunda kaderi okumak kabildir. Kadere tam imanı olmayan, kader sırrına kemâl halinde ermeyen insan, akan bir suya, hatta rüzgarla kımıldanan bir yaprağa bakarken onların dilini anlamaz, tabiatın tam sevgisine varamaz, varlığın sevgisinde selâmeti bulmaz. Onlar bedbaht ruhlardır. Eşyayı kader gözüyle görmeyenler varlığın sı­ğındığı Allah’ı anlayamazlar. Kaderde Tanrı kuvvetini görmeyen­ler yıldızlan sabun köpüğünden yapılmış birer balon zanneden şaş­kınlara benzerler. Kader, insanı ve eşyayı idare eden aynı cevherdir.Kader ile insan iradesinin çatışma halinde olduğunu söyleyenler, kanun ve hürriyetin çatıştığını zannedenler gibi gafildirler. İhyanın ve olayların olduklarından başka türlü de olabileceklerini düşünmek, varlıkla yokluğu bir tutmaktır.

Kader, Allah emridir. Kaderi tanımamak, Allah'ın kainata hakimeyetini tanımamaktır, insan hareketlerinden başka bütün kainat­ta tabiat kanunları halinde Allah'ın emrini tanıyıp da insan hareketlerinde onu inkâr etmek, insanın kibrinden başka bir şey olmayan şaşkınlığıdır. Dağların, tepelerin veya bir küçük yaprağın niçin başka türlü değil de böyle yapılmış olmasını hiçbir insanın esen saymı­yoruz da kendi hareketlerimizin sahibi, hâkimi, yapıcısı ve değişti­ricisi bizmişiz gibi düşünüyoruz. Bunun sebebi bir damladan çıka­rak bir avuç toprağa kavuşan varlığımızın başka bir kudret tarafın­dan sürüklenip götürüldüğünü düşünemeyen, buna tahammül ede­meyen kibrimizin galebesidir. İnsan kibrin heykelidir. Aklını kullanan insan, kâinatın bir sahibi olduğuna inanabiliyor.

Kaynak:

Nurettin Topçu-Kültür ve Medeniyet
Devamını Oku »