Fütüvvet,Murûet,Güzel ve Kötü Ahlak

Fütüvvet,Murûet,Güzel ve Kötü Ahlak

"Bazıları şöyle dediler: “Fütüvvet, fiil ve ahlâk olarak başkasının isteğini kendi hevâsına tercih etmektir.*



Bazıları da şöyle dedi: “Kulun fütüvvetteki doğruluğu üç yerdedir: Bi­rincisi, O’nun emir ve nehyini güzel şekilde yapmak ve güzel şekilde bi­tirmekte. İkincisi, bir işi güzel bir şekilde yaparken ahlâkında. Üçüncüsü, güzel bir şekilde itaat ve boyun eğerken hikmetinde ve tedbirinde.”



Bazıları şöyle demiştir: “Dinin aslı, murûet (insâniyet, erdem) ve sıyâ- net üzerine bina edilmiştir. Murûet, ‘’Biz sizi Allah rızâsı için doyuruyo­ruz.’’âyet-i kerimesinde beyân edilendir.



Bazıları şöyle dedi: “Murûet, rahatsız olmaman ve şikâyet etmemen, ezi­yet etmemen ve eziyet duymamandır.”



Fütüvvet üç şeyle olur. Doğruluk (sıdk), sabır ve cesaret. Allah Teâlâ, bu üç hasleti kendilerinde topladıkları için Ashâb-ı Kehf “fitye” diye isimlen­dirmiştir.



Diğerleri şöyle demişlerdir: “Murûet, açığa çıktığında utanılacak şeyin içinde de bulunmamasıdır.”



Başkaları da şöyle demiştir: Allah Teâlâ murûeti bu âyette toplamıştır “Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve bilgisizlerden yüz çevir.



Birisi şöyle demiştin “Kişinin din ve dünya işlerinin dayanağı (medarı) iki şey üzerinedir: Gerçekleştirdiği dindarlık ve şahsiyetiyle doğruladığı murûet” Sözlerine şöyle devam etmiştir: “Arifin sermayesi, halkın sevgisini kazanmak­tır. Hz. Peygamber in (s.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Aklın sermayesi, Allaha imanla beraber insanlara olan sevgidir. ‘’ Kimin böyle bir sevgiden nasibi yoksa, akıldan da nasibi yoktur. O bu hâliyle zaten akılını da kaybet­miştir” “Bu sevginin şartları nelerdir?” diye suâl edildiğinde şöyle demiştir;“Asgari şartı insanlara insanları idare etmektir/insanlarla iyi geçinmektir ve bu da Hz. Peygamberden (s.a.) rivayet edildiği üzere bir ibadettir. Hz. Pey­gamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Farzları yerine getirmekle emrolunduğum gibi imanları idare etmekle emrolundum.” İnsanlara iyi davranmanın' aşırı boyutu “müdâhene”dir. Müdâhene, içine yağcılığın girdiği, karıştığı bir idare etme yöntemidir. Allah Teâlâ, insanları idare etmeye, onlarla iyi ge­çinmeye şu âyet-i kerîmede işaret edilmektedir: ‘Kötülüğü daha güzel olan bir şey ile defet.’



Bazıları şöyle demiştir “Kötü ahlâkın temeli, insanın kendinin başkala­rı rina uymasını istemeksizin başkalarının kendisine uymasını beklemesidir. Kötü ahlâkın alâmeti ise; kötü ahlâk sahibine kötü ahlâki setretmek gaye­siyle (iyi) muameleye tahammül edememendir. Bu da “Af ve kolaylık yolunu tut ve iyiliği emret.’’âyetininmânasıdır.



Bazıları şöyle demiştir: “Arif, nefsini ayıplar, mîzâcınıayıplamaz. Nefsini ayıplayan kimsenin alâmeti, mizacından bizar olmamasıdır.”



Bazıları şöyle demiştir: “Kötü ahlâkın esası, kalb darlığıdır. Kalb darlığı ise iki kısımdır: En aşağı ve en kolay olanı, halkın murâdınınkalbde yer bulamaması, en ilerisi ve en şerli olanı da kalbde Mevlâ'nın muradına yer olmamasıdır.”



Bazıları şöyle dedi: “Allah kalblere vakıf olmuş ve iki şey istemiştir: Al­lah’ı zikretmek ve yaratılmışlara yumuşak davranmak. Diğer azalardan da şu iki şeyi istemiştir; Allah’ı tazim (yüceltme) ve insanlara şefkat’’



Hz. Aişe (r.anhâ) şöyle demiştir. “Ne muhteşem şeydir takva! Kalbinde garazı olana bu garazı giderme fırsatı vermez.”

Bazıları şöyle der; “Kişiliğin kemal mertebesi, kulluğun kemâl olmasın­dan ibarettir”



Bazıları şöyle demişlerdir: "Güzel ahlâkın en üst derecesi, zirvesi, kassarın (yıkayıcı) ecrini zayi etmemendir. Yani sana karşı gelen, sana kötü söz söyleyen ve sana düşmanca davranan kişi senin kirini ve pisliğini yıkayan kassar gibidir. Eğer sen, onun bu kötü davranışına karşılık verirsen ecir ye sevabı yok edersin.”



“Cömertlik, kişiliğin kemâl mertebesine ulaşmasının şartlarındandır. Cömertliğin mertebeleri de üçtür: Birincisi, sahip olmadığın şeyler husu­sunda kötü tamahkârlıktan uzak durmaktır. İkincisi, sahip olduğu şeylerde zafer sarhoşluğundan uzak durmaktır. Üçüncüsü, sana elem veren kişiye ihsanda bulunma derecesine yükselmektir.”

İbn Furek - Tasavvuf Istılahları

(Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı)
Devamını Oku »

Fütüvvet,Murûet,Güzel ve Kötü Ahlak

Fütüvvet,Murûet,Güzel ve Kötü Ahlak

"Bazıları şöyle dediler: “Fütüvvet, fiil ve ahlâk olarak başkasının isteğini kendi hevâsına tercih etmektir.*



Bazıları da şöyle dedi: “Kulun fütüvvetteki doğruluğu üç yerdedir: Bi­rincisi, O’nun emir ve nehyini güzel şekilde yapmak ve güzel şekilde bi­tirmekte. İkincisi, bir işi güzel bir şekilde yaparken ahlâkında. Üçüncüsü, güzel bir şekilde itaat ve boyun eğerken hikmetinde ve tedbirinde.”



Bazıları şöyle demiştir: “Dinin aslı, murûet (insâniyet, erdem) ve sıyâ- net üzerine bina edilmiştir. Murûet, ‘’Biz sizi Allah rızâsı için doyuruyo­ruz.’’âyet-i kerimesinde beyân edilendir.



Bazıları şöyle dedi: “Murûet, rahatsız olmaman ve şikâyet etmemen, ezi­yet etmemen ve eziyet duymamandır.”



Fütüvvet üç şeyle olur. Doğruluk (sıdk), sabır ve cesaret. Allah Teâlâ, bu üç hasleti kendilerinde topladıkları için Ashâb-ı Kehf “fitye” diye isimlen­dirmiştir.



Diğerleri şöyle demişlerdir: “Murûet, açığa çıktığında utanılacak şeyin içinde de bulunmamasıdır.”



Başkaları da şöyle demiştir: Allah Teâlâ murûeti bu âyette toplamıştır “Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve bilgisizlerden yüz çevir.



Birisi şöyle demiştin “Kişinin din ve dünya işlerinin dayanağı (medarı) iki şey üzerinedir: Gerçekleştirdiği dindarlık ve şahsiyetiyle doğruladığı murûet” Sözlerine şöyle devam etmiştir: “Arifin sermayesi, halkın sevgisini kazanmak­tır. Hz. Peygamber in (s.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Aklın sermayesi, Allaha imanla beraber insanlara olan sevgidir. ‘’ Kimin böyle bir sevgiden nasibi yoksa, akıldan da nasibi yoktur. O bu hâliyle zaten akılını da kaybet­miştir” “Bu sevginin şartları nelerdir?” diye suâl edildiğinde şöyle demiştir;“Asgari şartı insanlara insanları idare etmektir/insanlarla iyi geçinmektir ve bu da Hz. Peygamberden (s.a.) rivayet edildiği üzere bir ibadettir. Hz. Pey­gamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Farzları yerine getirmekle emrolunduğum gibi imanları idare etmekle emrolundum.” İnsanlara iyi davranmanın' aşırı boyutu “müdâhene”dir. Müdâhene, içine yağcılığın girdiği, karıştığı bir idare etme yöntemidir. Allah Teâlâ, insanları idare etmeye, onlarla iyi ge­çinmeye şu âyet-i kerîmede işaret edilmektedir: ‘Kötülüğü daha güzel olan bir şey ile defet.’



Bazıları şöyle demiştir “Kötü ahlâkın temeli, insanın kendinin başkala­rı rina uymasını istemeksizin başkalarının kendisine uymasını beklemesidir. Kötü ahlâkın alâmeti ise; kötü ahlâk sahibine kötü ahlâki setretmek gaye­siyle (iyi) muameleye tahammül edememendir. Bu da “Af ve kolaylık yolunu tut ve iyiliği emret.’’âyetininmânasıdır.



Bazıları şöyle demiştir: “Arif, nefsini ayıplar, mîzâcınıayıplamaz. Nefsini ayıplayan kimsenin alâmeti, mizacından bizar olmamasıdır.”



Bazıları şöyle demiştir: “Kötü ahlâkın esası, kalb darlığıdır. Kalb darlığı ise iki kısımdır: En aşağı ve en kolay olanı, halkın murâdınınkalbde yer bulamaması, en ilerisi ve en şerli olanı da kalbde Mevlâ'nın muradına yer olmamasıdır.”



Bazıları şöyle dedi: “Allah kalblere vakıf olmuş ve iki şey istemiştir: Al­lah’ı zikretmek ve yaratılmışlara yumuşak davranmak. Diğer azalardan da şu iki şeyi istemiştir; Allah’ı tazim (yüceltme) ve insanlara şefkat’’



Hz. Aişe (r.anhâ) şöyle demiştir. “Ne muhteşem şeydir takva! Kalbinde garazı olana bu garazı giderme fırsatı vermez.”

Bazıları şöyle der; “Kişiliğin kemal mertebesi, kulluğun kemâl olmasın­dan ibarettir”



Bazıları şöyle demişlerdir: "Güzel ahlâkın en üst derecesi, zirvesi, kassarın (yıkayıcı) ecrini zayi etmemendir. Yani sana karşı gelen, sana kötü söz söyleyen ve sana düşmanca davranan kişi senin kirini ve pisliğini yıkayan kassar gibidir. Eğer sen, onun bu kötü davranışına karşılık verirsen ecir ye sevabı yok edersin.”



“Cömertlik, kişiliğin kemâl mertebesine ulaşmasının şartlarındandır. Cömertliğin mertebeleri de üçtür: Birincisi, sahip olmadığın şeyler husu­sunda kötü tamahkârlıktan uzak durmaktır. İkincisi, sahip olduğu şeylerde zafer sarhoşluğundan uzak durmaktır. Üçüncüsü, sana elem veren kişiye ihsanda bulunma derecesine yükselmektir.”

İbn Furek - Tasavvuf Istılahları

(Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı)
Devamını Oku »