İnternet: Alabilene, büyük ibret!..



“İbret bunun neresinde?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bir değil, pek çok ibretler var aslında internet denilen uçsuz bucaksız âlemde… Ama ibretle bakmasını bilene!.. Yazının devamını okuduğunuzda sanırım bana hak vereceksiniz.

Değerli okuyucum.

Kısaca “uluslararası ağ” diyebileceğimiz internet, yeni bir yüzyılın onyedi yılını geride bıraktığımız günümüzde hayatımızın her safhasına iyiden iyiye girmiş bulunuyor. Çok değil, daha bundan birkaç yıl önce, internetin gelecek yıllarda hayatımıza getireceği kolaylıklardan söz edilirken, uçak biletlerinin internet üzerinden satın alınabileceği örneği veriliyordu. Evet, bugün sadece uçak biletleri değil, aklınıza gelebilecek pek çok alanda rezervasyon ve satın alma işlemleri internet üzerinden yapılabiliyor. Artık çantanızda taşıyabileceğiniz küçücük bir malzemeden, içinde yaşayabileceğiniz evlere kadar her şeyi internet aracılığıyla edinmeniz mümkün. Özellikle eğitim, tıp, ulusal ve uluslararası ticaret, haberleşme, reklam ve medya alanlarında ise internetin sağladığı imkân ve kolaylıkları kimse inkâr etmiyor.

Bu kadar iyi ve faydalı yönleri yanında maalesef internet bugün kimileri için en büyük soygunların zemini, aile içi iletişimin en büyük engeli, evlilik bağının kopma noktasına gelmesinde en önemli etkenlerden biri ve nihayet yuvaların dağılmasına sebep olan kötü bir vasıta… Tüm bu kötü özelliklerine ilave olarak en masum haliyle bile vaktimizi önemli ölçüde “çalan” ve bizi saatlerce meşgul ederek en azından hareketsizliğe mahkûm eden bir zararlı alışkanlık, aynı zamanda internet bağımlılığı…

Alışkanlık ve bağımlılıktan söz ediyoruz; çünkü her gün belirli bir zaman dilimini ekran başında geçirmezse kendisini mutsuz ve bir yönüyle eksik hisseden insanların sayısı günümüzde artık ciddi boyutlara ulaşmış bulunuyor. Bu ciddi durum, netice olarak ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde bir müstakil bölümün açılmasına bile sebep oldu. Artık İnternet Bağımlılığı Polikliniği adı altında sırf bu konuda hizmet sunmayı amaçlayan birimleri görmek mümkün…

Kıymetli okuyucum.

Medyanın, haberleşme ve iletişim vasıtalarının önemi konusunda hepimiz hemfikiriz. Ancak burada üzerinde durulması gereken husus, bu vasıtalar karşısında Müslüman bireyin tavrının ve duruşunun nasıl olmasıdır… Çünkü konuyla ilgili bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“İnsanlardan öylesi vardır ki, bir cahil cüretkârlığı ile insanları Allah’ın yolundan saptırmak ve onu eğlence konusu yapmak için boş sözleri satın alır. Böyleleri için aşağılayıcı bir azap vardır elbette…” (Lokman, 6)

Bu ayet meşhur Mekke müşriklerinden Nadr b. Haris ile ilgili olarak nâzil olmuştur. Çünkü o, inen her bir ayetin Mekke şehrinde insanları nasıl etkilediğini görüyor ve buna engel olmak adına kendince çareler bulmak için çabalıyordu. Nihayet, ticaret maksadıyla gittiği yurtdışından getirmiş olduğu masal kitaplarından bölümler okumaya karar vermiş ve bu sayede insanları Kur’an’dan alıkoymak istemişti. İşte indirilen bu ayet onun kötü niyetinden ve amelinden bahsetmektedir.

“İnkârcılar aslında bir (aynı) topluluktur” anlamındaki “el-küfru milletün vâhidetün” hadis-i şerifindeki veciz tespit bize şunu gösteriyor ki, o dönemde var olan Nadr b. Haris gibilerin günümüzde de temsilcileri olacaktır ve bu kıyamete kadar böylece devam edecektir. Allah Teâlâ’nın müminlerden “sözün güzeline talip olmalarını istediği”ni (bkz.Fâtır, 10) hatırlayarak, internet dediğimiz bu uçsuz bucaksız sanal âlemde Müslüman’ın da kendine has bir tavrının ve duruşunun olması gerektiğini söyleyebiliriz.

Önümüzdeki hafta bu tavrın ve duruşun temel nitelikleri üzerinde durmaya çalışacağız. Sağlık ve esenlik dileklerimle sağlıcakla kalınız efendim…

Sanal âlemde Müslüman’ın tavrı ve duruşu nasıl olmalı?

Değerli okuyucum.

Geçen hafta ele almaya başladığımız internet mevzuuna bu haftaki yazımızda da devam edeceğiz. Bugünkü yazımızda internet dediğimiz bu uçsuz bucaksız sanal âlemde Müslüman bireyin kendine yakışan tavrının ve duruşunun nasıl olması gerektiği; bu tavrın ve duruşun temel niteliklerinin neler olabileceği üzerinde durmaya çalışacağız.

Kur’ân-ı Kerim’de bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Ankebut, 64)

Dört elle sarıldığımız bu dünyanın aslında bir oyun, bir eğlence olduğunu bildiren bu ayet, aynı zamanda çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir: Her bir oyun, senaryo gereği son bulur. Her bir eğlence belirli saatte sona erer.

Acıları ve tatlılarıyla, sevinçleri ve hüzünleriyle, kısacası tüm gerçekliğiyle hissederek yaşadığımızı zannettiğimiz bu dünya hayatını bir “oyun-eğlence” olarak niteleyen Yüce Yaratıcımız, biz müminlere acaba internet konusunda hangi mesajları veriyor dersiniz?..

Cevap olarak, gerçek zannettiğimiz dünya hayatı bir oyun ve oyalamacadan ibaret ise “sanal âlem” denilen internet dünyası hiç şüphesiz daha çok, daha büyük bir oyun ve eğlenceden ibarettir diyebiliriz. Nitekim yapılan bir araştırmada, internet kullanıcılarının %82’si interneti sadece oyun, eğlence ve sohbet için kullandığını ifade etmiştir. Demek ki, 10 kişiden 8’i, geçici hevesler diyarı olan dünyamızın bir başka hevesler ve geçici arzular zemininde oyun ve eğlenceye dalmış durumdadır. Bir başka araştırmada, interneti eğitim ve bilgi edinme amacıyla kullananların oranının %38 dolayında kalması, internetin bu amaçla kullanımındaki azlığını göz önüne sermektedir.

Sözü eğitimden açmışken bir hususa da değinmekte fayda vardır. Akademisyenlerle yaptığımız sohbetlerde, “bilgi edinmek maksadıyla internette harcanan zamanın, normal şartlarda yazılı eserlerden elde edilen bilgi için harcanan zamandan dört kat daha fazla olduğu”nu ifade etmeleri anlamlıdır. Evet, izafi olarak internetin kısa zamanda bize pek çok bilgiyi sunduğunu söylemek mümkündür. Ancak, sunduğu bu bilgi yığınının altından kalkabilmek için normalden daha fazla emek ve zaman harcamak zorunda kaldığımız da bir gerçektir. O sebeple, özellikle bilimsel çalışma yapmak isteyenler için internet bir ön bilgi sağlayıcı olmakla birlikte değişmeyen gerçek, bilgiye ulaşmak, tahlil ve tasnif yapabilmek için kitaplar ve kütüphaneler, “olmazsa olmaz” unsurlardır.

Burada eklememiz gerek diğer bir husus da şudur: İnternetin, yeni yetişen nesillere verdiği zararlardan biri de -eğitim amaçlı olarak kullansalar bile- internet, insanları tembelliğe, kolaycılığa ve hazırcılığa alıştırmaktadır. Neticede, öğrenme çağında olan bir genç, herhangi bir konuda araştırma yapmak istediği zaman, o konuda yazılan kitapları, ansiklopedileri bizzat görmek, okumak, tahlil etmek ve kendince çıkarımda bulunarak kaleme alacağı bir metin yazmak yerine, onlarca siteden birine girerek, “kes-kopyala-yapıştır-yazdır” komutlarıyla elde ettiği metni –bazen hiç okumadan- “Performans Ödevi” olarak öğretmeninin masasına koymaktadır. “Bu nasıl performans?” deseniz de maalesef ortada olan gerçek budur!..

Önümüzdeki hafta, interneti nasıl faydalı hale getirebiliriz konusu üzerinde duracağımızı ifade ederek sağlık ve esenlikler dilerim…

Mehmet Emin Ay

Dirilişpostası
Devamını Oku »

Sosyal Medya Bağımlılığı



Internet teknolojisi her türlü bilginin, verinin, sayısal içeriğin paylaşılmasına imkân veren kapsamlı bir iletişim ortamdır. Bireyler internet üzerinden haberleşebildikleri gibi sosyal pay­laşım ağları aracılığıyla taleplerini, duygu ve düşüncelerini akta­rabilmekte; çeşitli gruplara üye olarak karşılıklı bir şekilde oyun oynayabilmektedirler. Ancak sürekli olarak sosyal ağlarda yer almak isteyen ve zamanının çoğunu sanal ortamda geçiren bireyleri bekleyen en büyük tehlike ise sosyal medya bağımlılı­ğıdır. Sosyal medya bağımlılığına değinmeden önce "bağımlılık" konusuna açıklık getirmek gerekmektedir.

5.1. Bağımlılık Nedir?

Bağımlılık üzerine farklı tanımlamalar yapabilmek mümkün­dür. Türk Dil Kurumu'na göre "bağımlı"; "başka bir şeyin iste­mine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği olmayan, tabi" ve "bir kimseye veya şeye maddi veya manevi yönden aşırı bağlı olan" gibi anlamlara gelmektedir. Bağımlılık ise; "bağımlı olma durumu, tabiiyet" durumunu ifade etmek­tedir. (http://www.tdk.gov.tr, 2013) "Bir madde ya da davranı­şı kullanmayı bırakamama veya kontrol edememe" şeklinde de tanımlanan bağımlılık kavramı uluslararası literatürde "depen­dence" ve "addiction" kelimelerine karşılık gelmektedir. (Günüç, Kayri, 2010: 220) Bağımlılık kavramı genellikle alkol, uyuş­turucu, sigara gibi maddelere yönelik aşırı istek olarak düşü­nülmektedir. Fakat bu kavram aşırı bir biçimde sergilenen dav­ranışlar için de kullanılmaktadır.

Bağımlılığın temel olarak iki kolu bulunmaktadır. Bu kollar­dan ilki madde bağımlılığı, diğeri ise davranışsal bağımlılıktır. Kullanıldığında bireylerin fiziksel, zihinsel, biyolojik yapısına zarar veren, değişik yollarla alınan ve beyinsel işlevlerde deği­şim yaratan alkol, esrar, eroin, kokain gibi reçete ile verilmeyen maddeleri sürekli olarak alma arzusu madde bağımlılığı olarak ifade edilmektedir. (Ceyhun v.d., 2001:87) Davranışsal bağımlı­lık ise belirli bir davranışın düzenli bir şekilde sürekli sergilen­mesi neticesinde bireyin psikolojik, bedensel ve toplumsal yapı dahilinde dengesini kaybetmesi, düzeninin bozulması ve çev­reden giderek kopmasına neden olan durumdur. Davranışsal bağımlılık sonucunda birey çevresi ve toplumla düzenli bir şe­kilde iletişim kuramamaktadır. (Karaman, Kurtoğlu, 2009: 641) Davranışsal bağımlılıklar kesinlikle kimyasal bir özelliğe sahip değildir. Olumsuz sonuçlarına rağmen birey kendisini çoğu zaman kontrol edememekte ve sürekli olarak yoğun bir şekilde arzuladığı eylemi gerçekleştirmek istemektedir. Bağımlılıklar bireyin hayatına müdahale edebilmektedir.

5.2. Sanal Dünyaya Karşı Oluşan Yoğun İlginin Nedenleri ve İnternet Bağımlılığı

Sanal ortam, her türlü bilgiye kısa sürede ulaşmayı sağlayan yepyeni bir dünya oluşturmuştur. İletişim çağının olmazsa ol­mazı durumuna gelen internet, kitle iletişim araçlarının çehre­sini hızlı bir şekilde değiştirmiştir. Bugün internet, her türlü iletişim teknolojisinin temelinde yer almaktadır. Sanal dünya çeşitli faydalar sağladığı gibi birçok olumsuzluğu da beraberin­de getirmektedir. Bireyler sağlıksız ve kontrolsüz bir şekilde sanal ortamda vakit geçirdiklerinden dolayı sosyal ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. (Ceyhan, 2008:109) Bu sorunlara zamanında müdahale edilmediği takdirde önüne geçilmeyecek durumlar meydana gelebilmektedir.

Özellikle gençler sanal dünyaya yoğun ilgi göstermektedir. İnternetin yeni bir teknoloji olması ve gençlerin bilgisayarlarla sürekli etkileşim içerisinde bulunması bu ilginin en temel se­bepleri arasında yer almaktadır. Dursun'un (2004: 5) üniversite gençliğinin internet kullanımına yönelik yaptığı araştırma bu ilginin nedenini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Yapı­lan bu araştırma neticesinde elde edilen bulgular Tablo 4'te görülmektedir.



Çalışma neticesinde katılımcıların daha çok elektronik posta atmak, haber okumak- medyayı izlemek, eğlenmek, müzik dinlemek-resim yapmak ve oyun oynamak gibi nedenlerle in­terneti kullandığı ortaya çıkmıştır. Yine Okay tarafından benzer bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma neticesinde elde edilen bulgular Dursun'un yapmış olduğu araştırmayla benzer­lik göstermektedir. Okay'ın yaptığı araştırmada genel bilgi arama, oyun oynama, sohbet etme, yazılım (program) indirme, gazete / dergi okuma, televizyon, video izleme, müzik dinleme, yarışmalara katılma, bahis oyunlarına iştirak... v.b. gibi neden­lerle bireylerin interneti kullandığı görülmektedir. Çalışmada internet üzerinden kurs alma, e-posta gruplarına ve forumları­na katılma oranlarının düşük olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. (Okay, 2010: 102) Bu noktadan hareketle internetin genel ola­rak iletişim amaçlı kullanıldığını söylemek doğru olacaktır.

İnternetin gelişi güzel bir şekilde kullanılması ve internet karşısında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirilmesi internet ba­ğımlılığına neden olmaktadır. İlk kez 1996 yılında Dr. Ivan Goldberg tarafından kullanılan bu kavram 2000Tı yıllara gelin­diğinde patolojik incelemeler neticesinde ruhsal bir sorun ola­rak nitelendirilmiştir. Uluslararası literatürde "internet addic­tion" şeklinde yer alan internet bağımlılığı; aşırı ve problemli internet kullanımını ifade eden bir kavramdır. Sanal dünya üzerine incelemeler yapan araştırmacılar internet bağımlılığını tanımlamak için Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırma sistemi olan DSM (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) kriterlerini kullanmışlardır, internet bağımlı­lığını tanımlamaya çalışan araştırmacılar seks, kumar, alkol bağımlılıklarını da inceleyerek çalışma sahalarını genişletmiş­lerdir. (Günüç, Kayri, 2010: 221) İnternet bağımlılığı; genel olarak internet ortamında sürekli var olmak isteme arzusu ve interneti karşısında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirme şeklin­de ifade edilebilmektedir. Kısacası zamanın büyük çoğunluğu­nun internet başında geçirilmesi internet bağımlılığının hem belirtisi hem de nedenidir.

Araştırmacıların bir kısmı internet bağımlılığı kavramını ter­cih etmemekte, bunun yerine problemli internet kullanımı ifadesini kullanmaktadırlar. Dolayısıyla bilimsel çalışmaların bir kısmında internet bağımlılığı; problemli internet kullanımı ola­rak nitelendirilebilmektedir. Davis'e göre internet bağımlılığı (problemli internet kullanımı); uyumsuz düşünce ve patolojik davranışları içeren psikolojik bir durumdur. Kandell da internet bağımlılığına psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşarak gençlerin en riskli grupta yer aldığını belirtmiştir. Beard ve Wolf internet bağımlılığını sosyolojik bir olgu olarak nitelendirmiştir. Onlara göre internet bağımlılığı bireyleri gündelik hayattan koparmak­ta ve yaşamayı zorlaştırmaktadır. (Özcan, Buzlu, 2005: 20) Gö­rüldüğü gibi internet bağımlılığı bireyin gerek iç, gerekse de dış dünyasını derinden etkilemekte ve tedavi edilmediği takdirde psikolojik açıdan çeşitli sorunlar yaşanmasına neden olabilmek­tedir.

5.3. Sosyal Medya Bağımlılığına Genel Bakış

Sayısal çağa geçişle birlikte teknolojik olarak çok önemli ge­lişmeler yaşanmaya başlamıştır. Global ağ adı verilen internet insanların birbirleriyle iletişim kurmasını kolaylaştırmış ve sos­yal paylaşım ağlarının oluşmasını sağlamıştır. Teknolojinin bu denli ön planda yer aldığı günümüzde internetin psikolojik etki­leri bireylerin tutum ve davranışlarını değişikliğe uğratmıştır. İnternet bağımlılığı olarak bilinen problemli internet kullanımı sosyal paylaşım ağlarının popüler bir hal almasıyla birlikte sos­yal medya bağımlılığına dönmeye başlamıştır. Bireylerin sosyal paylaşım ağlarında yer alma ve sürekli çevrimiçi olma arzuları­nın altında yatan temel nedenler arasında gündelik hayattan kaçma, arkadaş edinme, sohbet, kimlik gizleme ve oyun- eğlence... v.s. yer almaktadır. (Cabral, 2011: 6)

Sosyal medya insani ilişkilerin değişmesine neden olmuştur. Sanal hediyeler, mesajlar ve oyunlar yüz yüze (sıcak) iletişimin tabiri caizse sonunu getirmiştir. Bulunulan noktadan herhangi bir engelle karşılaşmadan iletişim kurmak bireyleri sosyal med­yaya yöneltmeye başlamıştır. Sosyal paylaşım ağlarına yönelik ilginin üst düzeye ulaşması ise sosyal medya bağımlılığına ne­den olmaktadır. Sosyal medya bağımlılığı; Facebook, Twitter, MySpace...v.b. ağlarda sıkça vakit geçirme ve sürekli çevrimiçi kalarak dünyada olan bitenden haberdar olma durumunu ifa­de eden bir kavramdır. Bir hastalık ya da psikolojik bir sorun olarak da nitelendirilen sosyal medya bağımlılığı, sosyal ağların aşırı derecede kullanımı şeklinde de tanımlanabilmektedir. Sosyal medya bağımlılığı bireyleri giderek hayattan soğutmakla birlikte özgüven kaybına neden olmaktadır. (Walker, 2013)

Günümüzde internet kullanıcıları Facebook, Twitter, MyS- pace, Google+...v.b. gibi sosyal paylaşım ağlarına yoğun ilgi göstermekte ve bu ağlar aracılığıyla kendilerine özgü profiller oluşturmaktadır. Böylelikle internet ortamından uzaklaşmak daha da zorlaşmaktadır. Mobil araçların internet ve sosyal pay­laşım ağlarına yönelik uygulamaları desteklemesi sosyal medya bağımlılığını tetiklemektedir. Teknoloji üzerine çalışmalarını yürüten Kimberly S. Young bireylerin internete yönelik bağımlı­lıklarını uzun yıllar araştırmış ve bu incelemeler neticesinde çeşitli tanı ölçütleri ortaya koymuştur. Young'un internet ba­ğımlılığı için önerdiği tanı ölçütlerini sosyal medya bağımlılığı için de kullanabilmek mümkündür. Bu ölçütler 8 maddeyle aşağıdaki gibi sıralanmıştır: (Şenormancı v.d., 2010: 261)

  • Sosyal medyada yapılacak olan aktivitelerin planlanması, tasarlanması ve sürekli olarak çevrimiçi olma arzusu,

  • Keyif almak, eğlenmek ve sıkıntıları gidermek için sosyal paylaşım ağlarında bulunma isteği,

  • Sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme ve bulunma süre­lerini istem dışı bir şekilde kontrol edememe,

  • Sosyal paylaşım ağlarında bulunmama, uzak kalma duru­munda bireyin huzursuzluk ve mutsuzluk hissetmesi,

  • Başlangıçta planlanandan daha uzun süre sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme,

  • Gereğinden fazla sosyal paylaşım ağlarında zaman geçirme nedeniyle ailesel, çevresel sorunların yaşanması ve kariyer-eğitim fırsatlarının kaybedilmesi,

  • Sosyal ağlarda bulunabilme adına başkalarına (aile, arka­daş, psikolog...vb.) yalan söylenmesi,

  • Sosyal medyayı huzursuzluklardan kaçma ve olumsuz duygulardan kurtulma amacıyla kullanma.


Sosyal medya bağımlılığının temelinde yalnızlık olgusu yat­maktadır. Peplau ve Perlman; yalnızlığın tek başına olmak an­lamına gelmediğini ifade etmektedir. Onların deyişiyle yalnız­lık; bireyin sahip olduğu sosyal ilişkiler ve ile olmasını arzuladığı sosyal ilişkiler arasındaki farkı algılaması sonucu meydana ge­len ruhsal bir durumdur. Birey bu durumdan hoşnutsuzluk duymaktadır. Aynı zamanda sosyal ilişkiler açısından eksiklik duyan bireylerin en büyük problemi yalnızlıktır. Yalnız olan birey iletişime ihtiyaç duymakta ve sosyal dünyayla iç içe olmak istemektedir. (Batıgün, Hasta, 2010: 214) Yüz yüze ilişkilerde başarılı olamayan, doyumsuzluk, huzursuzluk, stres gibi birçok yaşamsal duyguyu bünyesinde barındıran bireyler için sosyal medya bir kaçış noktasıdır. Yapılan çalışmaların bir kısmında internet ve sosyal medya bağımlısı olan bireylerin aile, arkadaş ve yakın çevreleriyle daha az zaman geçirdikleri ve onlarla kimi zaman önemli iletişim sorunları yaşadıkları görülmektedir.

Toplumsal hayattan sıkılma ve kaçış sosyal medya bağımlılı­ğının bir diğer nedeni olarak görülmektedir. Nitekim bireyler reel hayatlarında tanımadıkları insanlarla iletişim kurabilmekte ve kendilerini farklı kimliklerle ön plana çıkarabilmektedirler. Farklı kimliklere bürünme sosyal medyada görülen en büyük problemler arasında yer almaktadır. İnsanlarla yüz yüze ilişki kuramayan, başkaları tarafından beğenilmeyeceğini düşünen bireyler sosyal medyanın gizleyici dünyasında kendilerini mutlu ve huzurlu hissetmektedirler. Bununla birlikte sosyal medyanın rahat ve özensiz ortamı gösterilen yoğun ilginin bir diğer nede­nidir. (Hazar, 2011: 162) Sosyal medyanın sağlamış olduğu bu rahat ortam bağımlılığı pekiştirmekte ve reel hayatın gidişatına etki etmektedir.

Sosyal medya bağımlılığı bireylerin yaşamış olduğu psikolo­jik sorunları derinleştirebilmektedir. Whang ve arkadaşları yalnızlık ve depresyon gibi bireylerin psikolojisine etki edecek sorunların internet kullanıcılarını sanal dünyaya bağımlı bir hale getirdiğine vurgu yapmaktadır. Yapılan araştırmaların birçoğunda ergenlik çağında olan bireylerin sanal dünyaya da­ha bağımlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Eğlence ve iletişim amaçlı internet kullanımı sosyal medya aracılığıyla yaygınlaş­maktadır. (Ceyhan, 2008: 112-113) Facebook çeşitli oyunları bünyesinde barındıran kapsamlı bir sosyal paylaşım ağıdır. Kullanıcıların sosyal paylaşım ağlarında bağımlı olmalarının bir diğer nedeni de çevrimiçi oynanan oyunlardır. Facebook üze­rinden oynanan popüler oyunlar arasında Candy Crush Saga, Farm Ville 2, Texas HoldEm Poker, Diamond Dash ve Coaster- Ville gibi oyunlar yer almaktadır. Bu oyunların varlığı kullanıcı­ları sosyal paylaşım ağlarına bağımlı bir hale getirebilmektedir. Hayattan uzaklaşma, eğlenme ve kafa dinleme gerekçesiyle oynanan bu oyunlarda aynı zamanda rekabet duygusu aşılan­maktadır. Bireylerde aşama kaydederek arkadaşlarını geçme hırsı oluşabilmektedir.

Sosyal paylaşım ağları kullanıcıları uzun süre çevrimiçi tuta­bilmek için farklı hizmet ve uygulamaları kullanıma sunmakta­dır. Böylelikle herhangi bir nedenle sosyal paylaşım ağlarına giriş yapan kişi uygulamaların etkisinde kalarak gereğinden fazla zaman geçirebilmektedir. Sosyal medyanın sunmuş olduğu oyunlar ticari bir meta haline gelmeye başlamıştır. Bu oyun­larda öne geçmek isteyen kullanıcılar kredi kartlarını kullanarak malzeme ya kredi alabilmektedirler. Böylelikle modern birey sanal dünyanın bir parçası haline gelmekte ve bu dünyadan kopamamaktadır. Sosyal medya aynı zamanda tüketim toplumuna da hizmet etmektedir. Tüketimin gösteri amaçlı bir şekil­de gerçekleştirilmesi ise sosyal medya bağımlılığını arttırmak­tadır.


İnternet kullanımı üzerine yapılan araştırmaların büyük ço­ğunluğunda sosyal medyanın popülaritesi ön plana çıkmakta­dır. 2013 yılında Ingiltere'de yapılan bir araştırma neticesinde kullanıcıların %21'i interneti doğrudan sosyal medyaya erişim amaçlı kullandığını ifade etmiştir. İnterneti gezini amaçlı kul­landığını belirten katılımcıların oranı ise %18'dir. Kullanıcıların %14'ü ise interneti temel olarak mesajlaşma, okuma-yazma amaçlı kullandığını beyan etmiştir. (Sakki, 2013) Araştırma sos­yal medyanın günümüzdeki etkisini açık bir şekilde gözler önü­ne sermektedir. Sosyal medya, internetin diğer kullanım amaç­larını bünyesinde barındırmaktadır. Çünkü sosyal medya üze­rinden oyun oynamak, video izlemek, müzik dinlemek ve mesajlaşmak mümkündür. Bu ve buna benzer aktiviteler sosyal medyaya bağımlılığı tetikleyen temel etmenler arasında yer almaktadır.

5.4. Sosyal Medya Bağımlılığının Tedavisine Yönelik Tek­nikler

Sorunlu internet kullanımının bir uzantısı olarak meydana gelen sosyal medya bağımlılığının tedavi edilmesi şarttır. Kaygı bozuklukları, depresyon ve psikolojik sorunları beraberinde getiren sosyal medya bağımlılığının tedavisi esnasında farklı yöntemler kullanılabilmektedir. Bu yöntemler aracılığıyla ba­ğımlılık düzeyini alt seviyelere çekebilmek mümkündür: (Arı- soy, 2009: 61)

  • İnternet kullanımını ters saatlere kaydırmak: Sosyal medya bağımlısı düzenli bir şekilde erişim sağladığı za­man dilimleri dışında sosyal ağlarda vakit geçirirse inter­netin etki düzeyi minimum düzeye indirgenebilmektedir.

  • Sosyal paylaşım ağlarına erişimle ilgili hedefler belirle­mek: Bağımlıların bir anda sosyal paylaşım ağlarından uzak kalması mümkün değildir. Bu nedenle zaman dilim­lerinin planlı bir şekilde azaltılması sosyal medya bağımlısının tedavisinde kullanılacak bir başka önemli yöntem­dir.

  • Dış durdurucular kullanmak: Birey saat ya da herhangi bir alarm kullanarak internette geçirdiği zaman dilimini kontrol altına alabilmektedir. Alarm erişim süresinin dol­duğunu bireye hatırlatacaktır.

  • Hatırlatıcı kartlar kullanmak: Bağımlı internette geçirdiği uzun zaman diliminin doğurabileceği zararlı sonuçları sü­rekli yanında taşıyabileceği küçük kartlara yazdığı takdir­de sosyal ağlara erişim süresi kontrol altında tutulabil­mektedir.

  • İnternet kullanım amaçlarını sınırlandırmak: Bağımlı hemen hemen her işini (fatura ödeme, mal-hizmet satın alma, film izleme, müzik dinleme) internet üzerinden gerçekleştirmek istiyorsa bu durumun mutlaka sınırlandı­rılması gerekmektedir.

  • Kişisel ajanda ya da not defteri sahibi olmak: İnternette işi olan bağımlı işi bittikten sonra doğrudan sosyal payla­şım ağlarına erişim sağlayabilmektedir. Bu durumun ol­maması adına kişisel ajanda ya da not defterine yapılacak işlemler eklenerek planlanan zaman diliminde bu işlem­ler sırasıyla gerçekleştirilebilmektedir.

  • Destek / terapi gruplarına katılmak: İleri düzeyde sosyal medya bağımlısı olan ve kendini yalnız hisseden bireyler destek / terapi gruplarına katılarak hem yalnızlıktan hem de bağımlılık sorunlarından kurtulabilmektedir.

  • Aile desteği: Sosyal medya bağımlısı bireyin ailesi bu ko­nu hakkında bilgi sahibi olmalı ve bireyi internet orta­mından uzak tutabilmek adına çaba sarf etmelidir.


Türkiye'de de sorunlu internet kullanımının önlenebilmesi adına önemli adımlar atılmaktadır. Bu adımlardan en önemlisi Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalık­ları E.A. Hastanesi (BRSHH) bünyesinde faaliyet gösteren İnternet Bağımlığı Polikliniğindir. Bağımlılığın üst düzeylere ulaştığı durumlarda başvurulan sosyal medya ve çevrimiçi sohbet ba­ğımlılarından, internet üzerinden alışveriş meraklılarına, cinsel içerikli site tutkunlarından, saatlerce bilgisayar oyunu oynayan­lara, kadar yetişkin, kadın / erkek, ergen, çocuk birçok kişiye uzmanlar tarafından farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Bu sayede bağımlıların sosyal medyadan uzak kalması ve psiko­lojik açıdan rahatlatılması hedeflenmektedir. (http://www. ntvmsnbc.com /id/25301927/, 04.09.2013)

SONUÇ

Yeni medya çağına girişle birlikte etkileşimli web teknoloji­leri önem kazanmaya başlamış ve global ağ olarak bilinen in­ternet hayatın her alanına girmiştir. Birçok çevrimiçi işlemin yapılmasına imkân veren internet sosyal paylaşım ağlarının gelişim göstermesiyle birlikte daha popüler bir hale gelmiştir. İletişim, veri ve bilgi paylaşımına imkân veren sosyal paylaşım ağları sunduğu cazip imkânlar nedeniyle her yaştan her kesimi etkilemekte; bireyleri sanal dünyaya bağımlı bir hale getirmek­tedir. Bireylerin sürekli Facebook, Twitter, MySpace, Google+, Pinterest... v.b. gibi sosyal paylaşım ağlarında bulunmak iste­meleri ve bu ağlara yoğun ilgi göstermeleri sosyal medya ba­ğımlılığı olarak ifade edilmektedir.

Sosyal medya bağımlılığı daha çok gençleri etkisi altına al­maktadır. Ekonomik problemler, psikolojik sorunlar ve fiziksel eksiklikler bireylerin reel dünyadan kaçarak sanal dünyaya sığınmalarına neden olmaktadır. Ancak bu durum sosyal ilişki­lerin bozulmasına neden olmakta ve bireyleri pasifize etmek­tedir. Ailelerin sosyal medya konusunda bilgi sahibi olmaması ve çocuklarını bilinçli bir şekilde yönlendirememesi sosyal medya bağımlılığını tetlkleyen başlıca nedenler arasında yer almaktadır. Sosyal medya bağımlılığı, sosyal paylaşım ağlarında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirme ve erişimi önleyememe olarak ifade edilse de bu soruna yönelik kesin bir tanı konul­mamıştır. Dolayısıyla bir kişiyi sosyal medya bağımlısı olarak nitelendirmek oldukça güçtür. Sosyal medya bağımlısı olan birey gerçek ve sanal ayrımını kaybederek toplumsal hayattan kopuş noktasına gelmektedir.

Görüldüğü gibi keskin hatlarla sınırları çizilmeyen sosyal medya bağımlılığı günümüzde sıkça karşılaşılan psikolojik bir sorun olarak nitelendirilmektedir. Dünya genelinde yapılan çalışmalar bu tezi destekler niteliktedir. Sosyal medya bağımlı­lığının önüne geçilmesine yönelik farklı tedavi yöntemleri geliş­tirilmiştir. Ancak sosyal medyaya yönelik bilincin baştan kazan­dırılması şarttır. Bu noktada medya, eğitim ve sağlık kurumlan bir arada hareket etmeli ve halk bilinçlendirilmelidir. Yerel yö­netimler tarafından düzenlenecek eğitici seminer ve program­ların da sosyal medya bağımlığının önlemesine yönelik önemli katkı sağlayacağını söylemek mümkündür.

Yazan:Yrd.Doç.Dr.Ali Murat Kınık

Kaynak:Sosyal Medya Araştırmaları 1,Çizgi Yayınları(2013),syf:86-98

Editörler:Doç.Dr.Ali Büyükaslan - Yrd.Doç.Dr.Ali Murat Kınık
Devamını Oku »