Kâfirlerle İlişki ve Onlara Mağfiret Dilemek

Kâfirlerle İlişki ve Onlara Mağfiret Dilemek


Bu âyet-i kerime(tevbe,113), hayatta olanlarıyla, ölmüşleriyle kâfirler ile dostluk ilişkilerinin kesilmesi gereğini ihtiva etmektedir. Çünkü yüce Allah, mü'minlere, müşrikler için mağfiret dileme hakkını vermemektedir. Buna göre müş­rik bir kimseye mağfiret talebinde bulunmak caiz olmayan şeylerdendir. Denil­se ki: Peygamber (sav)ın Uhud günü küçük azı dişini kırıp yüzünü yaraladık­ları esnada "Allah'ım, kavmime mağfiret buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar" de­miştir. Peki, Hz, Peygamberin bu yaptıkları ile yüce Allah'ın Rasûlüne ve mü'minlere, müşriklere mağfiret istemelerini yasaklamasını bir arada nasıl bağ­daştıracağız?


Böyle diyene şöyle cevap verilir: Peygamber (sav)'in söylediği nakledilen bu söz, kendisinden önce geçen peygamberlerden bir nakil şeklindedir. Buna delil de Müslim'in, Abdullah (b. Mes'ud) dan şöyle dediğine dair rivayetidir: Ben, Peygamber (sav)'e kavmi tarafından kendisine vurulup da yüzünden kanları silerken ve bu arada: "Rabbim, kavmime mağfiret buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar" diyen bir peygamberin durumunu naklederken onu görür gibiyim.[1]



Buharide de şöyle denilmektedir: Peygamber (sav) kendisinden önce kav­mi tarafından başı yaralanmış bir peygamberden sözetti. Peygamber (sav) onun haberini anlatmaya koyuldu ve onun: "Allah'ım, kavmime mağfiret buyur, çünkü onlar bilmiyorlar" dediğini nakletti.[2]

Derim ki: İşte bu, Hz. Peygamber'in kendisinden önceki peygamberler­den birisini anlattığı hususunda açık bir ifadedir. Yoksa, bazılarının zannet­tiği gibi bunu Hz. Peygamber kendi durumunu anlatmak için zikretmiş değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

İleride, yüce Allah'ın izniyle Hûd Sûresi'nde (11/44. âyetin tefsirinde) açık­laması da geleceği üzere, Hz. Peygamberin hakkında bu olayı zikrettiği kişi, Nûh (a.s)'dır.

Âyet-i kerimede geçen mağfiret dilemek ile cenaze namazının kastedildiği de söylenmiştir. Bir ilim adamı şöyle demiştir: Zinadan hamile kalmış Habeş-li bir kadın dahi olsa, kıble ehlinden herhangi bir kimsenin cenaze namazını terk etmem. Çünkü ben, yüce Allah'ın: "Müşriklere, Peygamberinde mü'minlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir" buyruğu ile müşrik­ler dışında herhangi bir kimseye duayı (ve cenaze namazını kılmayı) yasakladığını duymuş değilim. Ata b. Ebi Rebah der ki: Müşriklere dua etmeyi yasaklayan âyet-i kerime ve burada mağfiret dilemeyi yasaklayan âyet-i kerime ile kastedilen şey (cenaze) namazıdır.

Üçüncü bir cevap da şöyledir: Hayatta bulunanlara mağfiret dilemek caizdir. Çünkü, onların iman etmeleri umulur. Güzel sözlerle onların kalp­lerini ısındırmak ve dine girmeye onları şevklendirmek mümkündür.

Pek çok ilim adamı da şöyle demektedir: Kişinin, hayatta bulundukları sürece, kâfir anne ve babasına dua etmesinde, onlar için mağfiret dilemesin­de bir mahzur yoktur. Ancak, ölenden ümit tamamıyla kesilmiş olduğundan ona dua edilmez.


İbn Abbas der kî: Müslümanlar, ölmüşlerine mağfiret diliyorlardı. Bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu, bu sefer onlara mağfiret dilemekten uzak durdular. Ancak, ölecekleri vakte kadar hayatta olanlar için mağfiret dilemelerini de yasaklamadı.[3]

--------------

[1] Buhâri, Enbiyâ 54, İstitâbem'l-Mürteddîn 5; Müslim, Cihad 105; İbn Mace, Filen 23; Müsned, 1, 380, 427, 432, 441


[2] Buharî, belirtilen yerler; Müsned, I, 453, 456-457.


[3] İmam Kurtubi, el-Camiu li- Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 8/422-423.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder