M.İslamoğlu ve Mehdinin Zuhuru

M.İslamoğlu ve Mehdinin Zuhuru
Mehdinin Zuhuru
İslamoğlu , Mehdi ile ilgili hadisleri İsrailiyat kabul eder...Mehdi inancını reddederken şunları söyler: "Hiç tereddüdüm yok, bunun bizimle alakası yok; Efendimizle alakası yok.."(1)

İslamoğlu, Yahudileşme Temayülü;

..Ancak şu bir gerçektir ki, israiliyyatın ister kadim ister çağdaş olsun tüm çeşitlerinde Yahudilerin parmağı hep olagelmiştir. İslami kaynaklara girmiş kadim israilî rivayetlerin başında deccal ve mehdi haberleri gelirdi. Çağımız Yahudileri, tekellerinde tuttukları basın-yayın ve iletişim araçlan vasıtasıyla süper güç adı altında insanların zihninde "heyula" haline getirilen yeni "deccal" ve "mehdi"ler imal etmektedir. İnsanlığın bilinçaltına yerleştirilen bu güçler kimi için "korku", kimi için "umut" haline getirilmektedir.(2)


Mehdinin zuhuru/ Prof.Yavuz Köktaş

...Burada kanaatimizi özetlemek istiyoruz.

1. Mehdi hadisleri otuza yakın sahabiden nakledilmiştir. İçlerinde hasen- sahih, zayıf ve mevzu hadis vardır. Hadislerin çoğu tenkide uğramıştır. Ama tenkitten salim hadisler de bulunmaktadır.

2. Mehdi hadisleri klasik tabirle manevi mütevatir derecesine ulaşmıştır. Ama dikkat edilecek husus manevi tevatüre ulaşan bölümün mehdinin zuhuru ve adaleti tesis edecek olmasıdır. Soyu, ismi, kimler içinden çıkacağı, nereden bıkacağı, kaç yıl kalacağı gibi vasıflara ve zikredilen olağanüstü özelliklere dair hadisler hem zafiyet açısından hem de haber-i vahid olmaları cihetiyle ihticaca uygun değildir.

3. Mehdi hadislerinin klasik anlamıyla manevi mütevatir olması, inkar edeni küfre sokmaz. Zira mehdi hadisleri tartışmalı olup kişi bunu bir gerekçeyle reddet­mektedir. Ayrıca mütevatir haberi reddetmek küfrü gerektirse bile hadisler söz konusu olduğunda hangi haberin mütevatir olduğunu belirlemek o kadar da kolay değildir.

4. Mehdi hadislerini olağanüstü kişi değil de zamanının doğal lideri; hayrın ve adaletin sembolü; bir kişi değil belki bir cemaat olarak yorumlayan görüşler bulunmaktadır. Bu yorumlar ilkesel olarak doğrudur. Zira biz de mehdinin "olağanüstü özellikleri olan bir kişi” olduğunu kabul etmiyoruz. Bununla birlikte Mehdi lider de, kişi de, cemaat de olabilir. Çünkü Allah Resulu bu hadislerde Mehdi beklemeye değil, mehdi olmaya teşvik etmiştir. Bu mehdi de bir kişi de­nil kişiler veya topluluklar olabilmektedir. Ancak böyle bir mehdi hareketinin ayırıcı vasfı bir iman ve hidayet hareketi olmakla birlikte esasen onu da içine alan siyasetle ilgili olmasıdır. Bunu da hadislerde geçen “adaleti tesis” vasfından çıkarmaktayız. Bu siyaset aktif ve günübirlik bir siyaset değil, belki onu da ihtiva eden İslam’ın küresel siyasetidir.

5. Bizi mehdi kelimesini böyle düşünmeye sevk eden şey mehdinin olağanüstü vasıflarıyla ilgili hususların akılla bağdaşmaz olmasının yanı sıra başka halislerde mehdi kelimesinin bu çerçevede kullanılmasıdır. Mesela hadislerde Raşid halifeler, Hz. İsa mehdi olarak vasıflanmaktadır. Yine Hz. Peygamber iki Sahabiye “Allahım, onları hudaten mehdiyyen kıl!” şeklinde dua buyurmuştur. Bunlar mehdinin hadislerde geçtiği şekliyle anlaşılmasını zorunlu kılmaktadır.

6. Böyle bir yorumun istismara kapı aralayabileceğinin farkındayım. Zira herkes ben mehdiyim demeye başlar belki. Oysa yaptığımız yoruma göre kişilerin ben mehdiyim demesinin bir anlamı kalmamaktadır. Zira mehdi tek bir kişi olmayıp kişileri arkasından sürükleyecek sihirli bir varlık değildir. Ayrıca insanları hidayet ve adalete davet edenlerin ben mehdiyim demesi en hafif tabirle kibirdir. Veli olanın ben veliyim, muttaki olanın ben muttakiyim vs. demesi mümkün mü? Son olarak mehdi özelliğinde insanları hidayet ve adalete davet edenlerin kıl kadar İslam’dan ayrılmaması gerekir. Milletin gözü önünde gayr-i meşru işler yapanların ben mehdiyim demesi düşünülebilir mi? Ya da neye yarar ki?

7. Mehdiyi tamamen inkar edenlerin iki gerekçesine de burada değinmek gerekir. Birincisi mehdi anlayışı şiadan sünni düşünceye geçmiştir. Buna şu şekilde cevap verilebilir:

a. Şianın mehdisi 12 imamın sonuncusudur. Ehl-i sünnette böyle bir anlayış yoktur.

b. Şianın mehdisi Muhammed b. Hasan el-Askerî’dir. Hadislerde geçtin şekliyle kabul edersek ehl-i sünnetinki Muhammed b. Abdullah’tır.

c. Şianın mehdisi gaybettedir. Kıyamete yakın ortaya çıkacaktır.

d. Hasan el-Askerî (ö. 260) daha doğmadan önce kaleme alınmış, Abdürrezzak ve İbn Hanbel’in Müsned’inde konuyla ilgili rivayetler yer almıştır.

e. Raviler içinde Şiiler vardır. Doğrudur, ancak şii olmayan ravileri de vardır.

İkincisi İslam düşüncesinde “kurtarıcı” anlayışının olmamasıdır. Burada “kurtarıcı” kelimesine yüklediğimiz anlam önem arz etmektedir. Olağanüstü özellikleri olan bir kişi anlamında kurtarıcı anlayışı yoktur..Ama unutulmamalıdır ki, Peygamber kurtarıcıdır. İnsanları küfürden hidayete, karanlıklardan aydınlığa çıkarır..Adaleti tesis eder. Peygamberden sonra onun bu görevini ümmeti üstlenir..Bu açıdan ümmet içinde kurtarıcıların olması yadırganacak bir şey değildir..(3)

Taftazani: Büyük Alim Taftazani’nin (Mesud b. Ömer) Şehru’l- Makasıd adlı meşhur eserinde; Mehdi ile ilgili konunun başında şöyle der: “Dünyayı adalet ve iyilikle dolduracak bir imamın (liderin, büyüğün, mehdinin) çıkması konusunda ahadis-i sahiha (sahih Hadisler) varid olmuşlar.” (4)

Mehdi ile ilgili Hadisler Manevi Mütevatirdir :

Şevkâni diyor ki: “Mehdî’nin gelmesinin mütevâtir olduğunu elli tane hadisle açıklamak yeterlidir. Bunlar sahih, hasen ve zayıf hadistir. Şüphesiz bunlar mütevâtir olmuştur. Bu hadislerin mütevâtir olduğunu bütün usul kaideleri kabul etmektedir. Mehdî’nin gelmesiyle ilgili sahabeden gelen sözler ile bu konuda ictihad etmeye imkan yoksa da onlar en azından merfu hükmündedir.”[“et-Tevzîh”, “el-İzâa”(s:113,114)]

Kettânî diyor ki: “Sonuç olarak, beklenen Mehdi hakkındaki hadisler mütevâtir olmuştur. Yine Deccal ve İsa(as)’ın inmesiyle ilgili hadislerde mütevâtir olmuştur.”[ “Nizamu’l-Mütenasir mine’l-Hadisi’l-Mütevâtir.”(s:147)] (5)

Reşid Rıza ve İsrailiyat İddiası : Reşid Rıza bir çok israiliyatın hadis kitaplarına girdiğini söylüyor: “Alevi, Abbasi ve İran taraftarlarının Mehdi hakkında bir çok hadis uydurmada önemli rolleri olmuştur. Her grup Mehdî’nin kendilerinden olduğunu iddia ederler. Zaten Yahudi ve Mecusiler Müslümanları etkisiz hale getirmek için bu hadisleri ortada dolaştırıyorlar ki, Allah’ın O’nunla bu dini destekleyecek ve her tarafta adaleti yayılacak olan Mehdî’nin çıkması oyalamasıyla bayram ediyorlar.”[42]

Reşid Rıza’ya şöyle cevap verilir: Bir kere Mehdî’nin gelmesiyle ilgili rivayetler daha önce de geçtiği gibi sahihtir ve manevi mütevâtir olmuştur. Alimlerden bir grup bunu belirtmiştir.
Buharî ve Müslim’in Mehdi hadislerini rivayet etmemelerine gelince, bütün sahih hadisler bu iki kitapta toplanmamıştır. Bilakis sünen, müsned ve mu’cemlerde ve diğer hadis kitaplarında da bir çok sahih hadis vardır.

İbn Kesir şöyle diyor: “Buharî ve Müslim kitaplarında sahih olarak verilen bütün hadisleri toplamamışlardır. Bununla birlikte onların sahih deyip de bu kitaplarına almadıkları hadisler vardır. Nitekim Tirmizi ve diğerleri, Buhari’nin sahih deyip de kitabına almadığı ama diğer sünenlerde bulunan hadisler olduğunu söylemişlerdir.”[“el-Baisu’l-Hasis Şerhu İhtisari Ulumi’l-Hadis”(s:25)]
Hadiste israiliyat meselesine gelince, doğru bunların bir kısmı Şia’dan bir kısmı da taassupçulardan gelmiştir. Fakat hadis alimleri bunları belirtmiş ve bunlarla ilgili özel olarak uydurma ve zayıf hadisleri içeren kitapları yazmışlardır. Ayrıca hadis ravileri için özel ince kaideler koymuşlardır. Öyle ki hadis uydurucusu bidat sahipleri ortaya çıkmıştır. Böylelikle Allah u Teala, Resulullah(sav)’ın temiz sünnetini kirli ellerden ve hain kişilerden korumuş ve dini muhafaza buyurmuştur.

Eğer taassuptan dolayı bir takım rivayetler varsa bunlar, diğer sahih olan rivayetleri terk etmemizi gerektirmez. Sahih olan rivayetlerde Mehdî’nin ismi ve sıfatı geçmektedir. Eğer insan, sahih hadislerde özellikleri kayıtlı olan bir şahsı Mehdi olarak belirler ve onun Mehdi olduğuna inanırsa artık onun Mehdi olduğunu inkar edemez.

Sonra gerçek Mehdi kimseyi kendisine uyması için davet etmez. Allah istediği zaman onu insanlara gösterir ve insanlar onu kendine has özelliklerinden tanırlar. Ama hadislerde çelişkiler olduğu görüşü sahih olmayan rivayetlerden çıkmaktadır. Sahih hadislerde böyle bir şey yoktur.

(1) http://www.youtube.com/watch?v=zU5H_uiUohU
(videonun 1.20. dakikası)
(2) İslamoğlu, Yahudileşme Temayülü; s.158
(3) Prof. Yavuz Köktaş, Tüm Yönleriyle Akaid Hadisleri, s.419-420.
(4) http://www.sorularlaislamiyet.com/article/166/mehdi-kimdir-kavram-olarak-mehdi-ne-demektir.html
ayrıca bkz: http://www.sorularlaislamiyet.com/qna/13193/hz-mehdi-ile-ilgili-hadisler.html
(5) http://www.islam-tr.com/forum/konu/mehd%C3%AE-hakkinda.3958/



http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/08/mehdinin-zuhuru.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder