Allah'dan Korkma Ne Demektir?



Allah Teala'nın "Ancak benden korkunuz "(Bakara, 40) sözüne gelince, bil ki "Rehbet" korkmaktır. Kelamcılar, Allah Teala'dan korkmanın, O'nun cefasından korkma manasına olduğunu söylemişlerdir. Bazan mükellef hakkında, iki manada korktuğu söylenir:

Birincisi: ilim ile (bilerek) korkmak, diğeri ise zann ile korkmak. İlim ile olan korkmaya gelince bu, insanın kendisine emredilen herşeyi yaptığına, yasaklanan bütün şeylerden de kaçındığına kesin inanırsa, onun korkusu ancak gelecekle ilgilidir. İşte melekleri ve peygamberleri bu korku çeşidi ile niteliyoruz. Cenab-ı Allah, melekler hakkında: "Kendilerine hükümran olan Rablerinden korkarlar"(Nahl, 50) buyurmuştur. Zann ile olan korkuya gelince bu, kul emredilen şeyleri yapmış olduğunu, nehyedilenlerden de sakınmış olduğunu kesin olarak söyleyemediği zaman, onun sevab ehlinden olamamaktan korkmasıdır.

Bil ki dünyada korkusu çok olan kimse kıyamet gününde emin olur ve dünyada emin olan,kıyamet günü korkar. Rivayet edildiğine göre bir münadi, kıyamet günü şöyle seslenir: "İzzetime ve celalime yemin ederim ki kulumda iki korkuyu (dünya ve ahiret) ve iki emniyet halini bir arada bulundurmam. Dünyada kim benden emin olursa, kıyamet günü onu korkuturum. Kim de dünyada iken benden korkmuş ise, kıyamet günü onu emin kılarım." Arifler şöyle demişlerdir: "Korku iki çeşittir, cezadan korkmak, celal-i ilahiden korkmak. Birincisi zahir ehlinin nasibidir, ikincisi ise gönül ehlinin nasibidir. Birincisi yok olabilir ama ikincisi yok olmaz.

İyi bil ki, ayet-i kerimede şu hususlara delalet vardır: Nimetlerin çok olması, yapılan günahın büyüklüğünü de o nisbette artırır; ahdin önceden bildirilmesi, ona muhalefetin günahını büyütür; Hz.Peygamber (s.as) Araplara gönderildiği gibi, İsrailoğullarının da peygamberidir." "Ancak benden korkunuz" {Bakara, 40) âyeti insana, Allah'dan başka hiçbir şeyden korkmaması gerektiğini gösterir. Bu, korku hususunda sözkonusu olduğu gibi, ümid ve arzu hususunda da aynıdır.

Bu ayet ayrıca, herşeyin Allah Teala'nın kaza ve kaderi ile olduğuna delalet eder. Çünkü kul, eğer kendi fiili hususunda tamamen hür olsaydı, Allah'dan korktuğu gibi kendisinden de korkması gerekirdi. Çünkü o zaman "Ancak benden korkunuz " âyetinin ifade ettiği hasr manası (ancak benden manası) batıl olurdu. Hatta o zaman sadece kendisinden korkması gerekirdi. Çünkü bu durumda sevab ve ikabının anahtarları Allah'ın elinde değil kendi elinde olmuş olurdu ve böylece de Allah'dan hiç korkmaması gerekirdi. Bu ayette mükellefe, ibadetlerini korku ve ümid sebebi ile yapması gerektiğine ve ibadetlerin sıhhati için bunun lüzumlu olduğuna delalet vardır. Allah en iyi bilendir.

Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 2/463-464.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder