Dinin Bir Esasını İnkâr Eden Kâfirdir



Dinin bir esasını, Resûlullah sallaliahu aleyhi ve sellemin mütevâtir nakille kesin sûrette bilinen ve asırlardan beri üzerinde görüş birliği edilen bir fiilini yalanlayıp inkâr eden kimsenin kâfir olduğunu biz de tereddütsüz belirtiriz. Meselâ biri kalkıp da beş vakit namazın farz olduğunu veya rek’at ve secdelerinin sayısını inkâr etse ve: “Allah, Kitâbinda bize namazı kısaca, özlü bir şekilde emretti, onun için ben namazın beş vakit ve bugün uygulandığı şekilde kılınacağını bilmiyorum; çünkü namazın böyle kılınacağına dâir Kur’an’da açık bir âyet yoktur; bu konuda Resûlullah sallaliahu aleyhi ve sellemden gelen haberler ise mütevâtir değil haber i vâhiddir; haber-i vâhid de namazın bize farz ,kılındığını göstermez” dese, biz o kimsenin de kâfir olduğunu belirtiriz,

Resûl-i Ekrem Efendimizin namaz konusundaki hadislerinin mütevâtir derecesinde kuvvetli olmadığını ileri sürenler, Kuran-ı Kerimin: “Peygamber size neyi emrettiyse ona uyun; neyi yasakladıysa ondan da kaçının"(Haşr,7) ve: “Peygamberin emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belâ gelmesinden veya elem verici bir azaba uğramaktan sakınsınlar.”(Nur,63)şeklindeki buyruklarına kulak vermeleri hâlinde namazın haber-i vâhidle değil, mütevâtir haberle farz kılındığını göreceklerdir, Allah Teâlâ’nın da: “Sana da, kendilerine gönderileni insanlara açıklaman, onların da üzerinde düşünmeleri için bu Kur an’ı indirdik”(Nahl,44) buyruğu ile, Resûl-i Ekrem’ine Kur’ân-ı Kerim’i açıklama yetkisi verdiğini anlayacaklardır.

Namaz Hakkında Küfre Götüren Yorumlar

Müslümanlar; Haricîlerden “Namaz sadece gündüzün iki ucunda (sabah ve akşam vakitlerinde) farz kılınmıştır (başka namaz yoktur)” diyenlerin kâfir olduğunda nasıl görüş birliği etmişlerse, Bâtınilerden de “Ferâiz (farzlar) sözü, sevilip kendilerine itâat edilmesi emredilen bazı kimselerin ismidir: habâis (çirkin işler) ve mehârim (haramlar) sözleri de kendilerinden uzak durulması emredilen bazı adamların ismidir” diyenlerin kâfir ol-duğunda da ittifak etmişlerdir.

Sûfîyyeden zâhid görünen bazı dinsizler de şöyle demiştir: “İbadet ve uzun süre devam eden mücâhede insanın nefsini manevî kirlerden temizleyince, onların üzerinden ibâdet görevi düşer, bütün haramlar onlara mübâh olur ve dinî sorumluluklardan kurtulurlar. ”

Alimler bunları söyleyenleri de ittifakla kâfir saymışlardır.

Mekke, Kâbe v.s. Hakkında Şüphe Uyandıranın Durumu


Bir kimse Mekke’yi, Kâbeyi, Mescid-i Harâm’ı inkâr etse; yahut haccın şeklini inkâr etse de “Kur an da hac farz kılınmıştır; aynı şekilde namaz kılarken kıbleye yönelmek de farzdır; acaba bu farz, bugün namazda Kâbe ye dönüklüğü gibi mi uygulanacaktır? Kur an da adlan geçen Mekke, Kâbe ve Mescid-i Haram bugün bildiğimiz yerler midir, yoksa onlar daha başka yerler midir? Onların bugün bildiğimiz yerler olduğunu Peygamber aleyhisselâm göstermiştir diyenler belki de yanılmışlardır.” Bu sözleri söyleyen kimsenin bu yerleri iyi bildiği, uzun süre Müslümanlarla bir arada kaldığı biliniyorsa ve eğer o yeni Müslüman olmuş biri de değilse, onun kâfir olduğunda şüphe yoktur.

Kadı İyaz,Şifa-i Şerif Şerhi(Yaşar Kandemir) - cilt:3,sayfa;487-488

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder