Biz Türkler koyunluğumuzu geri istiyoruz

Biz Türkler koyunluğumuzu geri istiyoruz Bir millet ki koyun gibidir, mensubiyetine sadıktır, bu mensubiyeti paylaşan diğer mensubdaşlarına müşfiktir; medenî olmanın gerektirdiği yavaşlığı yani sukuneti vardır çünkü bir şehirde iskan edilmiştir, meskeni vardır, sakindir. Millet olmanın gereği olarak biribirini kollar, aralarında dostluk vardır, birbirlerinin sözünü dinlerler, ama en önemlisi bir koyun sürüsü gibi omuzlarını birbirlerinin omuzlarına sürterek yürüyecek, yol alacak kadar birliklidirler; başka bir deyişle birbirlerine temasları yoğundur. Bu niteliklere sahip olduklarından yani koyun gibi olduklarından biribirlerine menfaatlidirler; boş yaşamazlar, iş görürler dolayısıyla bayındırdırlar. Birliklik ile dirlikleri vardır. Çünkü koyun mensup olduğu sürü içerisinde birlik ve dirlik kazanır.

Tanzimattan bu yana İngilizler başta olmak üzere sömürgeci kapitalist güçler ile içerideki uzantılarının rahatsız oldukları niteliklerdir bunlar. Başka bir deyişle bu niteliklere sahip Türkler birilerini hep rahatsız etmiştir.

Niçin?

Çünkü koyun sürü demektir ve birbirlerinin omuzlarına sürterek, birbirlerine temas ederek tarihte yol alan bir milleti yenmek, dağıtmak kolay değildir. Birlikli, birbirine sürtünerek yürüyen sürüye kurt giremez. Böyle bir milletin içerisinde işler kolay yürütülemez. Üstelik Kabus-name'de dendiği gibi "Çobanı iyi olursa bu milletle büyük işler yapılır".

Nitekim, tarih şahittir, yapılmıştır da.Türk milletinin koyunluğunu eleştirenler, koyun kelimesinin halk arasında çağrıştırdığı, ama hiç de menfi olmayan, itaat etme, boyun eğme cihetini öne çıkartırlar. Ancak unutulan nokta, bu eleştiri ancak ve ancak başka bir cihet adını yapılırsa anlamlıdır. Başka bir deyişle, rahatsızlık veren itaat etme ve boyun eğme eylemleri değil, kime itaat edildiği ve nereye boyun eğildiğidir. Çünkü sömürgeci kapitalist güç kendisine itaati ve boyun eğmeyi zorlaştırdığı, direnmeyi sürdürdüğü için Türk'ün koyunluğunu yani mensubiyetini tahkir eder.

Öyleyse sorun "hangi sürüye mensup bir koyun olmak"tır. Çünkü sömürgeci kapitalist gücün daveti kendi sürüsüne katılmaktır; aralarında sadakatin, şefkatin, biribirine muvafakatın, ülfetin ve itaatın olmadığı, birbirine sürtünmekten, temas etmekten kaçınan, birbirine menfaati değil faydası dokunan, millet anlamında değil yığın anlamında bir sürü. Ancak böyle bir sürü üretim-tüketim denklemi içerisinde yaşayabilir, sağılabilir, yönlendirilebilir. Böyle bir sürü bilgi ve adalet yani nizam-i alem için savaşmaz, yakıp yıkar-yer-içer-sevişir.Türkler hiçbir zaman ırk ve kan birliğini önemsemiş bir millet değildir.

Türk tarihinde kan ve ırk birliğine dayanan bir Türk tasavvuru yoktur. Tersine, bir töre birliği, siyasal ilkelere mensubiyetin oluşturduğu bir birlik, sürü söz konusudur; bu birliğin her bir üyesi de, yukarıda zikredilen nitelikleri paylaşan, töreye katılan bir koyundur.

Başka bir deyişle "kan birliğine değil, can birliğine" dayalı bir sürü yani millettir Türk milleti.Türk milletinin koyunluğundan şikayet edenler bu milletin misyonundan rahatsız olanlardır hiç şüphesiz.

Ancak ilginç olan, Türk milletinin koyun niteliğini tahkir edenler, çoban ve çoban köpeği sorununa pek dokunmazlar. Yakın tarihimiz Türk milletinin sürü olma yani sadakatin, şefkatin, birbirine muvafakatın, ülfetin ve itaatın olduğu, birbirine sürtünmekten, temas etmekten hoşlanan, birbirine menfaati dokunan, birbiri için yaşayan, kısaca birlikli ve dirlikli olmaya çalışan biçiminde özetlenebilecek sıfatlarını törpüleme tarihidir. Tüm bu törpüleme sürecinde çoban ne yaptı, çoban köpeği nerelerdeydi?

Konuşulması gereken sorular bunlar.Türk milleti çobanını bulduğunda sürü olmaya hazır ve büyük işler yapmaya namzeddir. Önemli olan çobanın milletini bulması; çoban köpeğinin milletini korumasıdır.

İşte bu nedenlerle biz Türkler koyunluğumuzu geri istiyoruz.

Ihsan Fazlioglu,Akıllı Türk Makul Tarih

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder