Merzifonlu Vezir Camisinin Fuhuş Yeri Yapılması

Merzifonlu Vezir Camisinin Fuhuş Yeri Yapılması-Sirkeci tren istasyonu giriş kapısındaki Merzifonlu Camisi 1927 yılında satılarak cami olma özelliği ortadan kalktı.
-Sirkeci Camisinde mimari değişiklik yapanlar önce minareyi yıktılar sonra da kubbeyi-Sirkeci sazevi adıyla içkili, dönsöz gösterileri yapılan bir fuhuş ve eğlence merkezine dönüştürüldü.
-1980’li yıllarda çevre esnafının Turgut Özal’dan “yeniden cami olarak yapılması” istekleri olumlu karşılandı ve Merzifonlu camisi yeni baştan yapıldı.

Adana’dan Haziran 2010’un son günlerinde tatilimi geçirmek üzere gerçekleştirdiğim gezinin belki de belleğimde unutulmayan en önemli olayı İstanbul Sirkeci tren istasyonu girişinde bulunan Vezir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa camisinde gördüğüm çelişkilerin fotoğraflarını çekmem ve çarpıcı bilgilere ulaşmam idi.

Sıcak bir yaz gününde Zeytinburnu istasyonunda banliyö treni ile başlayan yolculuğumun son durağı Sirkeci istasyonunu oldu. Vakit öğle üzeri idi. Caminin yepyeni hali ilk dikkatimi çeken husus idi. Cami içinde Semerkant TV’nin elemanları kamera ve diğer çekim cihazlarını hazırlamışlar, karşılarında bulunan yetkili kişiyi konuşturuyorlardı. Adı geçen kişi ise Büyükşehir belediyesinden Koç Kütüphanesi Müdürü idi. Ve onun ağzından çıkan şu sözler çok ilginç idi. “1927 yılında kiraya verilen tarihi Merzifonlu camisi, sonraki yıllarda ibadet etme özelliğini kaybetmiş. Ve camiyi elinde tutan şahıslar önce minaresini yıkmışlar ve daha sonra da sazevi-pavyon olarak kullanılmış. 1980’li yıllarda zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı ziyaret eden çevre esnafları tarihi caminin yeniden yaptırılması ricasında bulunmuşlar. Turgut Özel, Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’a cami arsasının temizlenerek yeniden aslına uygun olarak yapılması görevini verdi. Ve Merzifonlu camisi Osmanlı mimari tarzında yenilenmiş hali ile yapıldı”.

Caminin en son hali ile fotoğraflarını çektim. En son yapımı esnasında giriş kapısı üzerine yerleştirilen Osmanlıca kitabesini de çözümledim. Bakınız neler yazıyordu: “Oldukta Merzifonlu vezir cami-i küşad Şad oldu ehli belde-i ve ervahı müslimin İhya edildi tarzı kadim üzere bittamam Tarihi geldi. Böylece hayratı mü’minin, sene 1408” Bu sözlerin sade Türkçe ile anlamı ise şöyle idi: Vezir Merzifonlu’nun camisi yeniden yapıldı. Belde müslümanlarının ruhu şad oldu. Yeni tarz ile tamamen yenilendi. Tarihi geldi müminlerin hayır eserinin, sene hicri 1408”. Öncelikle hicri 1408 yılının karşılığını buldum: 1987 yılına karşılık geliyordu. Kitabenin hicri tarih şifresinin çözülmesi bilgileri, gerçekten de aynı caminin 1980’li yıllarda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yakın desteği ile yeniden cami haline getirilmesi görüşlerini doğruluyordu.

SİRKECİ SAZEVİNDEKİ NAĞMELERİ HATIRLADIM

1972 yılında gitmiştim İstanbul’a, Üniversite eğitimi için. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde öğrenci olduğum o yıllarda yolum sık sık Sirkeci’ye de uğrardı. Tren istasyonunun köşesindeki Sirkeci Sazevi vardı. Anadolu’dan İstanbul’a ilk kez gelen veya içki içerek dansöz seyretmek isteyenlerin buluşma yeri idi. Çıplak bedenleri ile klarnet ve saz eşliğinde çıplak vaziyette gerdan kırarak oynamaya başlayan dansözlere karşı nara atan, elindeki içki kadehi ile kendinden geçen insanların gürültülerini hatırladım. “Burada sazevi vardır, kadınlar da keyfimize göredir” görüşünde olan insanların uğrak yeri idi, Sirkeci Sazevi. O yıllarda hiç düşünmemiştim adı geçen saz evi’nin bir zamanlar cami olduğunu.

MERZİFONLU CAMİSİNİ SATANLAR, YIKANLAR VE SAZEVİ YAPANLAR

İstanbul’un kültür tarihi ile ilgili yaptığım araştırmalar sonucu adı geçen Cami’yi 1683 yılında II. Viyana kuşatmasını gerçekleştiren ve Osmanlı ordusunun ağır bir yenilgi alması üzerine askeri başarısızlığının bedeli olara idam edilen Başvezir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın kendi servetini ortaya koyarak yaptırdığı bir cami idi. Osmanlı başkentine adım atanların buluşma yeri olduğu Eminönü ve Sirkeci yöresine gelenler adı geçen camide ibadetlerini yapmışlar, Merzifonlu Vezir’e de hayır duasında bulunmuşlardı.

Ancak her ne hikmetse 1927 yılında çıkarılan camilere düzen verme kanunu çerçevesinde lüzumsuz olarak görülen cami dönemin yöneticileri tarafından satılmıştı. Satın alanlar da daha sonra 1940’lı yıllardan itibaren bir zamanlar cami olan binanın mimari görünümünü değiştirmişler, önce minaresini yıkmışlar ve iç salon kısmında da değişiklik yapmışlardı. Cami’de bu değişikliklerin olduğu yılarda İstanbul Müftülüğü, Valilik veya Hükümetten bu olmaya en ufak bir müdahale olmamıştı. Biraz da İstanbul’un tarihi kartpostallarına baktığımda Sirkeci istasyonunun yanı başında birkaç cami birden görünüyordu. Diğer camilerde yıkılmıştı. Sirkeci tren istasyonunu gereksiz pisliklerden temizlediklerini düşünen “durumdan vazife çıkaranlar” elleri titremeden camileri ve bu arada vezir Merzifonlu camisini de yıkmışlardı. Allahın evi olan bir camiyi yıkan veya satan kişi Allahın nezdinde kıyamete kadar rahat yüzü göremeyecek olan din düşmanı idi. Merzifonlu Vezir camisinin son yüzyılda yaşadıklarını öğrendikten sonra: Sadece bu cami mi bu olayı yaşadı, yoksa İstanbul ve Anadolu’nun her yerinde de benzer olaylar oldu mu? Sorularının cevaplarını aramaya başladım.

Merzifonlu camisinin yeniden yapım planı giriş kısmı Bu satırları yazarken şu sözler kulaklarımı çınlattı: “Zulüm ile abad olanın akibeti berbad olur”

Cezmi Yurtsever

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder